dr.hasirci@t-online.deTMOK Üyesi ve Fair Play Komisyonu üyesi olan Prof. Dr. Seyhan Hasırcı, Koblenz Landau Üniversitesi Spor Bilimleri Enstitüsünde ders verdi. İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi, 2003 ten beri Almanya Olimpik Spor Birliği bünyesinde bulunan Türkiye masası danışmanı olarak görevini sürdürmekte. UEFA Taraftar experi olan Hasırcı, 2014 Yılından itibaren Spor Psikoloğu olarak çalışmalar yapmakta.Prof. Dr. Hasırcı’nın Spor Psikolojisi alanında birçok kitap ve makaleleri bulunmakta.
Biz insanlar her saniye engelli olma potansiyeli taşıyan canlı varlıklarız! Ancak bir engellinin hangi duygular içerisinde yaşama sarıldığını anlayabilmek sadece ve sadece bu duruma düştükten sonra yaşayarak bilebiliriz. Bu bağlamda sağlıklı bireyler olarak hayatını devam ettiren insanlara küçücük bir tavsiyem var; Tükenmiş ve çaresiz olan engelli insanlarımızın hayatına lütfen yapabildiğiniz kadarı ile dokunun.
Sibel Kula; Manisa’daki Dokuz Eylül Üniversitesi (Buca Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü üçüncü sınıf öğrencisiyken) 1 Mayıs 1989 tarihinde İzmir’den Manisa’ya okul yolunda, ehliyetsiz bir araç şoförünün sebep olduğu bir kaza sonucunda boynu kırıldı ve göğüsten aşağısı felç oladu. 21 yaşında, hayatının en güzel döneminde ve yarınlarına umutla bakan bir genç kız, başarılı bir öğretmen olacaktı. Sibel bu kazayı yaşamadan beş yıl önce Bağ-Kur emeklisi babasını kaybetmiş ve dolayısı ile maddi imkanları olmadığı (çok kısıtlı olduğu) için zamanında gereken tedavilerini göremedi. Durum böyle olunca, annesinin yardımı ile yaşama sarıldı ve 8 yıl yatağa mahkum olarak mücadele verdi.
Oysa sibel; Yüzme, yelken, eskrim, cimnastik, folklor, dans gibi farklı spor dallarında çok aktif ve başarılı bir sporcu, ayrıca aerobik eğitmenliği, yardım defilelerinde mankenlik, okul korolarında ve özel orkestralarda solistlik yapan çok yetenekli, çok yönlü ve başarılı bir genç ve umutları hayalleri olan bir öğrenci idi! Ama artık o yürüyemiyor, koşamıyor, ellerini ve vücudunu yeterince kullanamıyordu. Sibel tüm bu var olan yeteneklerini kullanamamasına rağmen, ümidini asla kaybetmedi, yaşadığı tüm bu acı ve sıkıntılara rağmen, hiç pes etmedi, hayata sımsıkı tutundu ve ellerini tam kullanamadığı halde dört duvar arasında pek çok sanat eseri üretmesini bildi.
Sibelin iki şiir kitabı ve bir de romanı var, binlerce resim çizdi ve üç defa kişisel resim sergisi açtı. 350 adet şarkı yaptı, sözü müziği kendisine ait olan şarkılardan oluşan bir albüm çıkardı ve Kuşadasında iki defa konser verdi. Moda tasarımları yaptı. Hikayeler, şiirleri seslendirdi. Web site tasarımı yaptı. Kısacası 32 yıl boyunca hiç durmadan çok çalıştı ve çabaladı. Ürettiği bu eserleri satarak çeşitli tedaviler yaptırarak, yatalak olmaktan kurtulup tekerlekli sandalye kullanılır duruma geçti.
30 yıl boyunca kendisine tek varlığı canı annesi, Sibel’e sevgisini eksiltmeden, fedakarca mükemmel bir şekilde ona baktı ama ne yazık ki Sibel her şeyi olan annesini geçen yıl kaybetti ve şu anda bir bakıcının yardımı ile hayata tutunmaya çalışıyor. En son bir yardımseverin desteğiyle Hindistan’da tedaviye gönderilmişti Sibel. Burada olduğu dönemde, bazı ameliyatlar ve gördüğü tedavilerle elektrik akımı sayesinde ve bir cihaz yardımı ile adım atmaya başlamıştı. Ancak Annesinin ani vefatı dolayısı ile Türkiye’ye dönmek zorunda kaldı ve burada da maddi imkansızlıkları nedeniyle tedavileri yarım kaldı. Artık ailesi yanında yok ve kendisi felçli olmasına rağmen evde çalışıp kendi parasını kazanarak, hem bakıcısına para vermeyi, hem de tedavisi için bir fizyoterapist tutarak yarım kalan tedavisini yapıp yürümeyi istiyor.
Sibelin bakımıyla ilgilenecek bayana ve her gün gerileyen sağlığını stabil tutması için fizyoterapistte ödiyebilecek maddi imkanları yok ve bu giderlerini karşılayabilmesi mümkün değil. Ayrıca Hindistan’da yürümesine yardımcı olan bir cihazın fiyatının 2000 dolar cıvarında olduğunu, utanarak çekinerek söylüyordu. Sibelin bu durumu bana sevgili meslekdaşlarım iletiklerinde kendisini hemen aradım, ardındanda oturup düşündüm ve Sibelin biz öğretmenlerine ve arkadaşlarına ihtiyacı olduğuna inancım arttı.
Hayat dolu bir insanın içine düşmüş olduğu bu durumda tedavisinin her ne pahasına olursa olsun tamamlanması ve bu kızımızın sağlığına kavuşması için ne gerekli ise yapılasına karar aldım, bizlerin ona destek olmaktan başka bir şansının olmadığını düşündüm ve 3-4 aylık büyük bir uğraşı ile ve hiç kuşkusuz aşağıda isimlerini andığım dostlarımında desteği ile söz konusu aracı kendisine satın aldım.
Özelikle bu aletin satın alınmasında karınca kaderince katkı koyan değerli arkadaşlarımı anmadan geçemiyeceğim; Halit Temizkan, Ahmet Sarıkaya, Mahmut Sarıkaya, Ali Çetinkaya, Hamdi Çetinkaya, Vahap Aslan, Hüseyin Adalı, Ariana Keil, Tolga Çelik, Adnan Kahraman ve Hüseyin Yıldırım kardeşlerime çok teşekkür ediyor ve iyiki varsınız diyorum.
Para bazen her şeyi çözmüyordu bu nedenle İsveç’te üretilen bu aracın satın alınmasın, resmi yazışmalarının yapılması ve kargo işlemlerinin yapılarak İzmire yollanmasında her türlü fedakarlıkta bulunan ve hiç bir şeylerini esirgemeyen başta Dışişleri Bakanlığımız nezdinde İsveç Büyük Elçisi sayın Emre Yunt beye, Elçi Müsteşar sayın Öznur Özkan Hanımefendi’ye, Ülkemizin en önemli hava yolu olan Türk Hava Yolları A.O. nezdinde THY Stockholm Cargo Müdürü Sayın Mehmet Gökçe’ye, Sevgili Hocam İsmail Öztürk’e ve arkadaşım Hakan Güner’e sonsuz şükranlarımı sunarım.
Bir büyük teşekkürüm bana Almanyada desteklerini ve yardımlarını esirgemeyen sevgili dostum Öğretmen Mehmet Şaşmaz ve Avukat Ahmet Karadağ’a İzmir Adnan Menderes Havalimanı Kargo Müdürü Özgür Özkarslı’ya Ticaret Bakanlığımız nezdinde İzmir Adnan Menderes Havalimanı Gümrük müdürlüğümüze ve ayrıca Bu kargonun havalimanından alınıp Kuşadasına kadar götürülmesinde emek veren sevgili meslekdaşlarım Mete Yazıcı, Nevzat Mutlutürk ve Metin Sayın’a ayrıca Kuşadası Belediye Başkanı Sayın Ömer Günel’e ve Özel Kalem Müdürü Sayın Ömer Cevat Gögez’e desteklerinden dolayı şükranlarımı sunuyorum. Kısacası bu güzel insanların dışında katkı koyupta ismini anmadığım her kim varsa beni bağışlasın ama o kişilerede sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Şayet Sibel ayağa kalkar ve hayatını yaşanabilir bir şekle sokabilirse! Biliniz ki bu yukarıda isimlerini saydığım siz iyilik meleklerinin desteği ile mümkün olacaktır! Bunun böyle bilinmesinde yarar görmekteyim ve tekrar ediyorum iyiki varsınız! Dayanışma, yardımlaşma ve vefa bu olsa gerek! Yaşasın güzel insanlar Dünya sizlerle dahada güzel olacak! Sevgiyle kalın…
TMOK Üyesi ve Fair Play Komisyonu üyesi olan Prof. Dr. Seyhan Hasırcı, Koblenz Landau Üniversitesi Spor Bilimleri Enstitüsünde ders verdi. İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi, 2003 ten beri Almanya Olimpik Spor Birliği bünyesinde bulunan Türkiye masası danışmanı olarak görevini sürdürmekte. UEFA Taraftar experi olan Hasırcı, 2014 Yılından itibaren Spor Psikoloğu olarak çalışmalar yapmakta. Prof. Dr. Hasırcı’nın Spor Psikolojisi alanında birçok kitap ve makaleleri bulunmakta.