Fenerbahçe’ye ne lazım

Fenerbahçe’ye ne lazım?

Şampiyonluk adaylarından Fenerbahçe, sahasında Çaykur Rizespor’u 1-0 yenerek, 3 puan aldı. Maç fazlasıyla lider olmasına rağmen bana hala şampiyonluğun favorisi bir takım görüntüsü vermiyor. Bugün, yıllardır bu konuda yazmaktan kaçınmama rağmen, artık tweet atmak yerine yazmak ihtiyacı hissettim.

Ligin 22. haftası, hazırlık ve kupa maçları dışında, Fenerbahçe bu maçla birlikte tam 21 lig maçı oynamış.

Sezon başı yapılan 18 transferle Fenerbahçe şampiyonluğun en büyük adayı olarak gösteriliyordu ama ilk haftalarda şampiyonluğa oynayan bir takım görüntüsü vermiyordu. Eleştirmek için erkendi, neredeyse takımın tamamı değişmişti. Bugün 22. Lig maçını oynamasına rağmen futbolcuların saha içindeki davranışları, hala ilk kez takımda forma şansı bulmuş gibi.

Stoperlerden Serdar Aziz, mücadele açısından son derece başarılı ancak her an kırmızı kart görme tehlikesiyle karşı karşıya. Gereksiz yerlerde kart görmeme konusunda telkine ihtiyacı var.

Szalai ilk maçta verdiği güveni bu maçta yaptığı bir iki hata ile sarstı. Önümüzdeki Hatayspor ve Galatasaray maçları onun hakkında daha iyi fikir sahibi olmamızı sağlayacak. Bana stoper yerine ön liberoda daha başarılı olabilir hissi verdi. Denemekte yarar olabilir.

Pelkas oyunda yokken bu takım istenilen Fenerbahçe olmaktan çıkıp, sıradanlaşıyor. Mesut devreye girince, Pelkas’ı sahada tutmanın bir yolu bulunmalı. Böyle top hakimiyeti yüksek oyuncuları izlemeye alışık olan Fenerbahçe taraftarı, daha mutlu olacaktır.

Fenerbahçe şampiyonluğa oynayan bir takım görüntüsünden uzak. Topun taca rakipten çıkmasını sağlamak Fenerbahçeli futbolcu için başarı değildir. Şampiyonluğa oynayan takım gol atmak, maç kazanmak zorunda. Rakipten çıkmasını sağladığın toplar puan kazandırmıyor.

Caner’in her duran topun başına geçmesi önlenmeli. Hangi mesafeden kim vurur, teknik ekip tarafından belirlenmeli. Yoksa ceza sahası çevresinde kazanılan frikikler Caner tarafından harcanmaya devam edecek. Bu maçta da bir kez Valencia kullandı, o da gol oldu.

Ayrıca o golün rakip takım kalecisinin kendi kalesine attığı gol olarak yazılması, Valencia’ya haksızlıktır.

Takımın golcüsü olarak düşündüğümüz Samatta, Çaykur Rize maçında genellikle korner bayrağının 2-3 metre çevresinde topla buluştu. Plase yapmayı beceremeyen bir oyuncu oralardan nasıl gol atacak? Ceza sahası yayında bir kez buluştuğu topu, üstten auta attı. Bu takımın santrforu kim?

İlerideki üçlünün hiçbiri adam eksiltecek top tekniğine sahip değil. Hücum planları bu durum göz önünde bulundurularak yapılmalı.

Son paslarda ve son vuruşlarda, futbolcular gereken beceriye sahip değil. En planlı hücum bile ya son pas, ya da son vuruştaki beceriksizlik nedeniyle boşa gidiyor. Çaykur Rize maçında bunun birkaç örneğini gördük.

Fenerbahçe’nin hızlı hücum planı yok. Rakibin hücumunda kapılan top orta sahadaki futbolculara verildiğinde, bazen rakip takımın 4-5 oyuncusu oyundan düşürülmüş oluyor. Ama buna rağmen Fenerbahçe’nin orta sahası, rakibi zorlayıp atağı sürdürmek yerine geriye doğru oynayarak, oyundan düşmüş oyuncuların yeniden oyuna girmelerine neden oluyor. Böylece belki golle sonuçlanabilecek bir hızlı atak fırsatı, harcanıyor.

Rakip bunu bir kez sol kanatta kaptığı topla zorlayarak denedi, 2 oyuncusuyla neredeyse gol atıyordu. Fenerbahçe bazen 4 oyuncusuyla bu fırsatı yakalıyor ama zorlamaya çalışmıyor, belli ki hücum varyasyonları arasında böyle bir plan yok.

22. hafta olmasına rağmen hala uyumlu ikili veya üçlü oluşmadı. Verkaçlarda topu alan topu verenin koştuğu yöne değil tersine atıyor, golle sonuçlanabilecek atak bu dikkatsizlik nedeniyle heba oluyor. Ya da pası atan doğru yere atıyor ama pası alacak oyuncu, bunu beklemediği için o pas boşa gidiyor. Bir pozisyonda ceza sahasına ara pas atıldı, kimsenin umurunda olmadığı için asist olabilecek bu pas auta çıktı.

Nazım Sangare Gökhan Gönül’ü unutturdu. Takımın değişmezi oldu. Gustavo’nun saha içindeki koşu mesafesi ölçülerek, kendisine km. başına ekstra prim verilmeli.

En önemlisi de birkaç maçtır sahada hayallere dalan Ozan Tufan’ın kafasına taktığı şey problem olmaktan çıkarılmalı. Bu Fenerbahçe’nin, onun birkaç hafta önceki haline ihtiyacı var.

Remzi YILMAZ

r.yilmaz50@gmail.com

1961 Bartın doğumlu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde okudu.
Gazetecilik Mesleğine 1983 yılında Günaydın Gazetesi’nde başladı.
TSA, Dünya, Akşam ve Aydınlık Gazetesi, 24 TV ve TRT Spor’da çalıştı.
TGC, TSYD ve TMOK Üyesi,
Avrupa Fair Play Birliği (EFPM) Denetleme Kurulu Üyesi,
TMOK Fair Play Komisyonu Başkan Yardımcısı,
Türk Spor Ajansı ve Hotel Gazetesi Yayın Danışmanı,
Değer Otizm Derneği gönüllüsü.

Avrupa Fair Play Birliği’nce (EFPM) Tanıtım ve Eğitim dalında Vox Award ve Dünya Fair Play Konseyi’nce (CIFP) Tanıtım alında Şeref Diploması ile ödüllendirildi.