bahrivreskala@gmail.comİstanbul-İzmir Gençlik ve Spor e. İl Müdürü, TMOK Konsey Üyesi, İzmir KulüplerBirliği Kurucu ve Danışma Kurulu Üyesi, Türkiye Futbol Adamları Derneği İzmirŞube Başkanı, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Ege Tenis Eğitim VakfıKurucu Üye ve Başkanı, Atletizm, Futbol, Masa Tenisi, e. Hakemi, Atletizm, SualtıYüzme Federasyonları e. Üyesi.
Spor, müzik gibi dünya kültürünün bir parçası, dini, dili farklı insanları birleştiren, bir araya getiren bir vasıta, insanlar, hatta ülkeler arası barışa ve dostluklara katkı sağlayan çok önemli bir etkendir. Fiziksel faydalarının yanında, insanların ruhsal sağlığını da olumlu yönde etkileyen, sosyal yaşamlarında moral sağlayan hareketlerdir. Ayrıca belirli ölçüde özel yetenekleri olanlar için yarışmalı ve eğlenceli bir araçtır. Sporda yarışma ve eğlenme olduğu kadar sosyal bir kaynaşma da vardır. O kadar ki, yıllar önce dost olmayan iki süper güç, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanları arasında gerçekleşen masa tenisi karşılaşması sırasında oluşan yakınlaşma sayesinde, aradaki soğukluk ortadan kalkmıştır. Bu durum sporun gücünü ve ülkeler arasında bile çok önemli bir yeri olduğunun göstergesidir. Devamında sporun çok önemli bir kitle eğitim ve tanıtım aracı oluğunu da biliyoruz. Spor, insanlar üzerinde sağladığı bedensel ve ruhsal faydaların yanı sıra hayatı kolaylaştıran, yaşama sevincini arttıran bir uğraştır. Sporda başlama ve bitiş yaşı yoktur. 7’den 70’e herkesin sağlıklı olabileceği, dede ile torunun aynı anda spor yapabileceği spor dalı olduğu gibi, yaş grubuna göre yapılan değişik spor dalları vardır. Önemli olan yaş durumuna göre uygun spor dalının seçilmesidir.
Günümüzde spor, geçmişe göre daha farklı değerlendirmelerle, bilimsel olarak ele alınmış, Spor Bilimi oluşmuş ve Ülkemizdeki birçok üniversitede Spor Bilimleri Fakülteleri / Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulları açılmış, değişik meslek alanları ortaya çıkmıştır. Bu alanlarda, branşında uzmanlaşmış kişilerden oluşan yeni meslek dalları ile de sporun daha bilimsel olarak yapılması sağlanmıştır. Son zamanlara kadar Ülkemizde sporu meslek edinmiş sadece beden eğitimi öğretmenliği ile branş antrenörlüğü vardı, bugün ise sporla ilgili öğretmenlik, spor yönetimi, spor danışmanlığı, menajerlik, spor istatistikçisi, spor hekimliği, yazılı ve görsel spor basını, spor yayıncılığı, "VAR" hakemliği, spor hukuku ve benzeri gibi sporla ilgili çok farklı meslek grupları var.
Sporun değerlendirilmesini yaparken; insanlar ve insanlık için ne denli önemli olduğunu açıkça görebiliriz. Şöyle ki; Spor yapanların çoğunda alkol, sigara, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar yoktur. Tam aksi, spor yapan çocuklar derslerinde, büyükler de işlerinde daha başarılı oluyorlar. Kendilerine olan güvenleri artıyor, sporun gereği olan disiplinli yaşamları sayesinde geleceğe bakışları daha sağlıklı ve olumlu oluyor. Spor, her yaşta insanların hayatını kolaylaştıran, daha sağlıklı yaşamayı sağlayan çok önemli bir araçtır. Özellikle ileri yaşlarda yapılan, düzenli, günlük spor sayesinde, hastalıklara yakalanma riski azalmakta, beden ve ruh sağlıkları daha uzun yıllar rahatlıkla sürdürülebilmektedir.
Uluslararası spor karşılaşmalarında, şampiyonalarda, Olimpiyatlarda Ülkemizi temsil eden başarılı gençlerimizin kazandıkları madalyalar sayesinde istiklal marşımız söylenirken bayrağımızın göndere çekilişini tüm dünya, TV ekranlarından ve yazılı basından takip etmekte, geniş bir şekilde spor sayesinde modern, çağdaş Ülkemizi tanımaktadırlar. Bu sayede Ülkemizi bilmeyenler, yanlış tanıyanlar gerçeği görmüş oluyorlar. Ayrıca, spor faaliyetlerini yürüten Gençlik ve Spor Bakanlığı da, aynı zamanda; 1-Sağlık Bakanlığı, 2-İçişleri Bakanlığı, 3-Milli Eğitim Bakanlığı, 4-Dışişleri Bakanlığı, ve 5-Turizm Bakanlığının da görevlerini yapmaktadır. Zira spor yapanlar 1-sağlıklı, 2-kötü alışkanlıklar ve terör olaylarından uzak, 3-eğitimlerinde başarılı, 4 - 5 uluslararası müsabakalarla da dünyaya Ülkemizi tanıtmaktadırlar. Bu anlatımlar bize sporun "gücünü" göstermektedir.
SAVAŞA YENİ BAŞLIYORUZ...!!!
Bu kısa değerlendirmelerden sonra, insanlar ve ülkeler için bu kadar önemli bir özelliğe sahip sporda, bizzat sporun içinde olanların, olması gereken en önemli unsur Fair Play'in, centilmenliğin gereklerini yapabiliyorlar mı? Bu soruyu, spor yapan, sporla ilgilenen, uğraşan, izleyen tüm sporseverlerin kendilerine sormaları gerekiyor. Ama maalesef, sporda olması gereken güzelliklerin olmadığını görüyoruz. Eğer olsaydı, futbol karşılaşmalarında kavgalar, hatta ölümler olmazdı, ama alınan tüm tedbirlere rağmen oluyor. Burada en büyük eksiklik, yanlışlık yetersiz eğitimdir. Zira ne yazık ki sporumuzu yönetenler, yapanlar, ilgilenenler, izleyenler olması gereken Fair Play'i-centilmenliği yapmamaktadırlar. Özellikle gelişen teknoloji sayesinde dünyada, ülkemizde gelişen, yaşanan her olay anında görsel ve yazılı basında yer almakta, yanlış açıklamalar, sert, kışkırtıcı ve hakaret içerikli ifadeler kişileri, taraftarları ve kitleleri yanlışlığa yönlendirmektedir. Zira spor yöneticileri ve ilgililer zaman zaman görevlerinde, "sporu" iyi oynayanın kazandığı bir mücadele olarak değil "savaş aracı" olarak görmekte ve yorumlamaktadırlar. Olayı bu şekilde yorumlayanlar, ifade edenler, spora katkı yerine zarar vermektedirler.
Aslında spor Kulüpleri, anlayabilenler için birer eğitim yuvasıdır. Kulüp Başkanları, Yönetim Kurulu Üyeleri, Teknik direktörler futbolcular ve tüm sporcular örnek alınan, topluma mal olmuş birer lider durumdadırlar. Bu nedenle yaşantılarına, davranışlarına, konuşmalarına dikkat etmek zorundadırlar. Ama maalesef buna yapanları görmüyoruz. O kadar ki; daha geçen günlerde Süper Ligin güzide takımlarından Beşiktaş Futbol Kulübü Teknik Direktörü Sergen Yalçın, basına verdiği beyanatta "savaşa yeni başlıyoruz" şeklinde bir açıklama yapmış ve yazılı basın bu açıklamayı çok büyük başlıklar halinde yayınlamıştır. Böyle bir açıklama çok, ama çok yanlıştır, fanatik taraftarları galeyana getirir, karşılaşmalarda kavga eksik olmaz. Sporla asla bağdaşmayan bu durum, beraberinde kutuplaşmayı getirir ki; sporda olması istenilen Fair-Play anlayışı olmaz. Üstelik bu tür yanlış ifadeler görsel ve yazılı basında yayınlandığında, müsabakalarda yaşanılan olumsuz olayların yaşanmasına ve artmasına sebep olmaktadır.
Özellikle de görsel ve yazılı basında, TV spor programlarında, konuşmaları ve yorumlarıyla örnek olması gereken spor yazarı ve yorumcuların birçoğu, müsabakalar öncesinde ve sonrasındaki yayınlarda, kavga eder gibi, kışkırtıcı, tahrik edici bir şekilde; "kazanmak için savaştılar ve kazandılar" şeklinde olumsuz konuşmalar yapmaktadırlar. Bu tür olumsuz yayınları izleyen fanatik taraftarlar da "ölmeye, ölmeye geldik" gibi çok anlamsız sloganlar atmakta ve maalesef müsabakalarda, müessif olaylar yaşanmaktadır. Bu üzücü olaylara sebep olanlar da ne yazık ki; spora hizmet ettiğini zanneden Başkanlar, yöneticiler, teknik direktörler, futbolcular, sporcular ve spor basınıdır. Spor bir savaş aracı değildir. Sporda "savaşmak" ve benzer yanlış ifadeler olmamalıdır. Görsel ve yazılı basında yapılan söylemlerde, açıklamalarda ifade edilen "savaşmak" değil "mücadele" olmalıdır. Çünkü spor karşılaşmaları bir savaş değil, yarışmadır, mücadeledir. Sorumluluk gerektiren konumlarda bulunanlar, konuşmalarına dikkat etmeli, sahip oldukları unvanlarla spor camiasına, seyircilere, taraftarlara ve de sporseverlere örnek olmalıdırlar. Zaten sporun özünde centilmenlik, Fair Play vardır. Sporda kavga değil, hoşgörü, saygı ve dostluk olmalıdır.