r.yilmaz50@gmail.com1961 Bartın doğumlu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde okudu.Gazetecilik Mesleğine 1983 yılında Günaydın Gazetesi’nde başladı.TSA, Dünya, Akşam ve Aydınlık Gazetesi, 24 TV ve TRT Spor’da çalıştı.TGC, TSYD ve TMOK Üyesi,Avrupa Fair Play Birliği (EFPM) Denetleme Kurulu Üyesi,TMOK Fair Play Komisyonu Başkan Yardımcısı,Türk Spor Ajansı ve Hotel Gazetesi Yayın Danışmanı,Değer Otizm Derneği gönüllüsü.Avrupa Fair Play Birliği’nce (EFPM) Tanıtım ve Eğitim dalında Vox Award ve Dünya Fair Play Konseyi’nce (CIFP) Tanıtım alında Şeref Diploması ile ödüllendirildi.
Fenerbahçe’nin, ligin ikinci yarısının ilk maçında Çaykur Rizespor’u 1-0 yendiği maçın ardından yazdığım yazıda, takımın belli başlı eksiklerini yazmıştım. O maçın oynandığı 22. Haftada Fenerbahçe liderliğe yükselmiş ama ben yine de alışık olduğumuz gibi yere göre sığdıramayıp takımı övmek yerine eksiklerini dile getirmiştim.
Ama her gördüğümü yazmak yerine, Erol Bulut’un tecrübesiz ve takımın tamamının yeni oyunculardan kurulu olması nedeniyle, biraz daha toleranslı davranıp, birkaç eksiğini dile getirmiştim.
Onlar da santrfor eksikliği, kaleci Altay dışında takımın genelindeki hırs eksikliği, futbolcuların birbirlerinden habersiz olmaları ve takım olamamalarına dikkat çekmiş, 22. Hafta olmasına rağmen hala uyum sorunun çözülememesinin tehlikesine işaret etmiştim. Dikkat çektiğim bir diğer konu da Fenerbahçe’nin hızlı hücumu becerememesiydi.
Sonuçta Fenerbahçe’de istenilen başarı gelmeyince, Teknik Direktör Erol Bulut’un görevine son verilerek, yerine Emre Belözoğlu getirildi.
Yeni hocanın ilk maçında ligin sonuncusu Denizlispor’a karşı alınan 1-0’lık galibiyet, Emre Belözoğlu’nun başarısı olarak gösterildi ama bence bu galibiyet başarı değil başarısızlıktı. Çünkü Denizlispor, 51 golle ligin en çok gol yiyen 3 takımından biriydi. Ayrıca Fenerbahçeli futbolcuların sahada verdiği mücadele hiç de şampiyonluğa oynayan bir takımın mücadelesi gibi değildi.
Yani Erol Bulut’tan milli aranın başında takımı devralan Belözoğlu’nun takıma dokunuşlarını merak ettiğimiz için 15 günlük milli aranın bitmesini ve takımın sahaya çıkmasını merakla bekledik. Hatta bu arada Galatasaray ve Beşiktaş’ın puan kayıpları nedeniyle şampiyonluk konusunda umutlandık bile.
Denizlispor maçında beklenen değişimi göremeyince, Samatta’nın aylar sonra gol atması ve takımın haftalar sonra iç saha galibiyeti teselli oldu taraftara. Üstelik de Galatasaray’ı 1 puan geçerek ikinci sıraya yükselmişti Fenerbahçe.
Yeni Malatyaspor maçında Fenerbahçe’de teknik direktörün ismi dışında değişen bir şey olmadığını gördük. Bulut döneminde, Emre Belözoğlu’nun takımı yaptığı yönündeki söylentilerin gerçek payını da böylece iki haftada öğrenmiş olduk.
Santrfor, hala duracağı yeri bilmiyor, atılan ara pasında başka yere bakıyor, yapılan ortalarda olması gereken yerde olmuyor, böylece gol atmak hayal oluyordu.
Takımda hırs yine yoktu, görmeye alışık olmadığımız kontrataklarda pas atılan oyuncu ya topa basıp düşüyor, ya ayağının altından kaçırarak yine hızlı hücum şansını yok ediyordu.
Oyuncu değişikliklerinde giren çıkanı aratıyor, bir türlü beklenen hücum organizasyonları gelmiyordu.
Son 10 dakikada rakip tamamen kapanınca, takıma sonradan giren 5 oyuncunun taze gücü ile birkaç pozisyona giriliyor, ama onda da ya kaleci Ertaç ya da direkler gole izin vermiyordu.
Nitekim ahlar vahlar arasında bir şampiyonluk ümidi daha suya düşerken, teknik direktör Emre Belözoğlu, gönderilen Erol Bulut ile aynı cümleleri kuruyor, “kalemize gelen ilk top gol oldu” diyordu.
Halbuki değişen tüm teknik direktörlerin yaptığı ilk iş takımın zaafını gidermek olur ki kendisinden önceki teknik direktörün mazeretine sığınmak zorunda kalmasın. Ama Emre Belözoğlu’nun teknik direktörlük tecrübesi yok ki bunları bilsin.
Başkan da tecrübeli değil ki bu pozisyonda takımı tecrübeli bir teknik direktöre emanet etmek gerektiğini, bu sene zaten ümitlerin azaldığı şampiyonluğu kaybetse bile takımı gelecek sezona hazırlayacağını düşünsün.
O halde Fenerbahçe’nin tek eksiği tecrübe diyerek, umutları başka bahara erteleyebiliriz
1961 Bartın doğumlu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde okudu. Gazetecilik Mesleğine 1983 yılında Günaydın Gazetesi’nde başladı. TSA, Dünya, Akşam ve Aydınlık Gazetesi, 24 TV ve TRT Spor’da çalıştı. TGC, TSYD ve TMOK Üyesi, Avrupa Fair Play Birliği (EFPM) Denetleme Kurulu Üyesi, TMOK Fair Play Komisyonu Başkan Yardımcısı, Türk Spor Ajansı ve Hotel Gazetesi Yayın Danışmanı, Değer Otizm Derneği gönüllüsü.
Avrupa Fair Play Birliği’nce (EFPM) Tanıtım ve Eğitim dalında Vox Award ve Dünya Fair Play Konseyi’nce (CIFP) Tanıtım alında Şeref Diploması ile ödüllendirildi.