bahrivreskala@gmail.comİstanbul-İzmir Gençlik ve Spor e. İl Müdürü, TMOK Konsey Üyesi, İzmir KulüplerBirliği Kurucu ve Danışma Kurulu Üyesi, Türkiye Futbol Adamları Derneği İzmirŞube Başkanı, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Ege Tenis Eğitim VakfıKurucu Üye ve Başkanı, Atletizm, Futbol, Masa Tenisi, e. Hakemi, Atletizm, SualtıYüzme Federasyonları e. Üyesi.
İzmir Atatürk Stadyumu Milli Futbol Karşılaşmaları
06.Eylül 1967’de , İzmir’de yapılmasına karar verilen “ 1971 Akdeniz Oyunları “ için, mimar Harbi Hotan’ın projesini çizdiği 70 bin kişilik Stadyumun temeli 10 Eylül 1968’de Başbakan rahmetli Süleyman Demirel tarafından atıldı. İnşaat işini alan müteahhit Kemal Uzan Stadyumu 1971 yılı içinde tamamladı. 2005 yılında İzmir’de düzenlenen Dünya Üniversite Yaz Oyunları nedeniyle yenilendi. Stadyumun tamamına plastik koltukların monte edilmesiyle 51.337 kişilik kapasitesi ile Türkiye‘nin en büyük ikinci olimpik stadyumudur. Atletizm için 8 bin metrekarelik bir alanı olan İzmir Atatürk Stadyumu, Türkiye’nin en büyük atletizm sahasına sahip olan stadyumdur. Ülkede on kulvarlı koşu pistine sahip tek spor tesisidir. ABD’den yayın yapan spor sitesi Bleacherreport.com sitesinin 18 Aralık 2014 tarihinde yayınladığı dünyadaki en iyi 100 stadyum listesinde 94. sırada yer almıştır.
İzmir Atatürk Stadyumu’nda gerçekleştirilen ilk spor etkinliği 1971 Akdeniz Oyunlarıdır. 1980’de İslam Ülkeleri Spor Oyunları‘na ev sahipliği yaptı. 2005’te İzmir’de düzenlenen Dünya Üniversite Yaz Oyunları‘nın açılış ve kapanış gösterileri ile birçok spor organizasyonu futbol karşılaşmaları gerçekleştirildi. Altay Spor Kulübü, Karşıyaka Spor Kulübü ve İzmirspor Kulübü genellikle bu stadyumu kullanmaktadır. 1981 yılında oynanan, ezeli iki rakip olan ve kazananın Süper Lig’e yükseleceği Karşıyaka–Göztepe karşılaşmasını 61.060 biletli , toplam 80 .000 seyirci izlemiş, bu sayı ile o dönemde 2. Lig için dünya seyirci rekoru kırılmıştı.
Atatürk Stadyumu bir dönem Türkiye Millî Futbol Takımımızın uğurlu Stadyumu olmuştu. 1970’li yıllardan sonra Millî Futbol Takımımız bu stadyumda uzun süre yenilmeyince uğurlu stadyum olarak adlandırılmıştır. Stadyum, 1971 ile 2009 yılları arasında otuz dört kez Türkiye Millî Futbol Takımımıza ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde millî takımın özel maçlarına ev sahipliği yapmaktadır. 1984 ile 2009 yılları arasında altı Türkiye Kupası final maçı burada oynanmıştır.
02.Şubat.1973 – 25.Mayıs.1985 yılları arasında İzmir Gençlik ve Spor İl Müdür Baş Yardımcısı olarak Stadyum Müdürlüğü görevini yaptığım, 55 km. uzunluğunda fore kazıklar üzerine inşa edilmiş güzel Stadyumumuzda zaman zaman ilginç, ama sorumluluk gerektiren olaylar yaşandı. Şöyle ki;
* DÖVİZLE BİLET SATMAK
ATATÜRK STADYUMU
Milli Futbol Takımımızın “ uğurlu “ stadyumu olarak kabul edilen Atatürk Stadyumunda 21.Kasım.1979 tarihinde, Galler ile oynadığımız Avrupa Şampiyonası 1980 Grup Eleme karşılamasında her zamanki gibi bütün hazırlıklar yapıldı, biletler satışa çıkarıldı. Yurt dışından gelecek seyirciler için de özel yerler ayrıldı. Müsabakanın başlamasına bir saat kala biletlerin satışından sorumlu şef arkadaşım bana gelerek , Müdürüm , yurt dışından , Galler’den 250 kişilik bir grup geldi, bilet almak istiyorlar ne yapalım dedi. Biletleri satın dedim. Ama Müdür Bey biletler için Türk Lirası yerine mark , ABD doları ve Sterlin veriyorlar deyip, bir daha ne yapalım deyince ben de durakladım. Zira o dönemde “ Türk parasını koruma kanunu vardı.“ Döviz karşılığında bilet satmak suç , gelen yabancıların içlerinde görsel ve yazılı basın mensupları da var , almamak ise Ülkemizin yurt dışında kötü tanıtımı, prestij, imaj kaybı demektir. Oldukça zor bir durum ve hemen karar vermek gerekiyor. O anda karar verdim. Devlet kurumları, kanun gereği, her türlü finans işlemlerini devlet bankaları ile yapmak zorunda idiler. Bu nedenle Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü olarak devlet bankası olan Vakıflar Bankası ile çalışılıyordu. Vakıflar Bankası da Atatürk ve Alsancak Stadyumlarında oynanan müsabakalar için stadyumlara zırhlı araç ile memurlarını gönderiyordu. Müsabaka sonrasında bilet gelirleri banka memurları tarafından alınıp bankaya götürülüyordu. Dolayısıyla müsabaka gelirleri Müdürlüğümüzde kalmıyordu. Doğrudan banka memurları tarafından, bankadaki Müdürlüğümüz hesabına aktarılıyordu. Ben de bilet gelirleri bizde kalmadığı için, görevlilerimize döviz karşılığı bilet satın talimatını verdim. Gelenler içindeki basın mensuplarının ülkelerinde, ülkemizin kötü propagandasını yapamayacaklar diye sevindim. Müsabakayı da 1-0 kazandığımız için ülke olarak hepimiz mutlu olmuştuk.
Ertesi gün bütün görsel ve yazılı basın Milli Futbol Takımımızın başarısı yazıyordu, her şey çok güzeldi. Bir sonraki gün de bütün basın: “Ülkemize döviz kazandıran , Ülkemizin imajını koruyan Müdür Beye, Bahri Vreskala’ya teşekkürler” diye haberler çıkmıştı. Haberler üzerine bir çok kişi beni telefonla arayarak, bazıları da makama gelerek tebrik etmişlerdi. Güzel ve gurur verici bir olay. Çok mutlu olmuştum. Ancak bir sonraki günde, gazetelerdeki haberleri ihbar olarak değerlendiren bir savcı, polis göndererek beni Emniyet Müdürlüğüne aldırdı. İfademde gelirlerin bizde kalmadığını doğrudan bankaya götürüldüğünü defalarca belirtmeme rağmen derdimi anlatamadım ve savcı beni mahkemeye sevk etti. Yargılanmam dört yıl sürdü. Mahkeme Başkanı Hakim Bey iyi niyetli biri idi. Ancak yürürlükte olan “Türk Parasını Koruma Kanunu” onu bağlıyordu. Eylemimden dolayı kanun gereği mutlaka ceza alacağımı, cezadan kurtulamayacağımı, verilecek cezayı paraya çevireceğini söyledi. İyi de verilecek ceza benim sicilime işlenecekti. Hakim Bey de kanun böyle, cezadan kurtulamazsın dedi. Davam devam ederken 12. Eylül.1980 de askeri darbe oldu. Devamında da 1983 yılında yapılan seçimlerde Anavatan Partisi tek başına iktidara geldi, rahmetli Turgut Özal da Başbakan oldu. Başbakan Özal’ın ilk icraatı da “Türk Parasını Koruma Kanununu” kaldırmak oldu. Bu kanunun içeriğindeki maddelere göre, yabancı sigara ve yabancı para bulunduranlar mahkemeye veriliyor ceza alıyorlardı. Durum pek hoş değildi. Bu kanundan vatandaşlar çok sıkıntı içinde idiler. Kanun çıktığında karar aşamasında olan davam düştü ve ben ceza almaktan kurtuldum. Eğer o savcı biraz daha bilgili ve katı biri olmasaydı, bunların hiç biri olmazdı. Devleti temsil edenler vatandaşa devletin sıcak yüzünü göstermek zorundadırlar. Her kanun vatandaş içindir. Kişilerin bulundukları görev yerleri, egolarını tatmin yerleri değildir.