bahrivreskala@gmail.comİstanbul-İzmir Gençlik ve Spor e. İl Müdürü, TMOK Konsey Üyesi, İzmir KulüplerBirliği Kurucu ve Danışma Kurulu Üyesi, Türkiye Futbol Adamları Derneği İzmirŞube Başkanı, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Ege Tenis Eğitim VakfıKurucu Üye ve Başkanı, Atletizm, Futbol, Masa Tenisi, e. Hakemi, Atletizm, SualtıYüzme Federasyonları e. Üyesi.
A Milli Futbol Takımımız EURO 2020’ye veda etti. Ülke olarak hepimiz çok üzgünüz. Dileğimiz ve beklentimiz Milli Takımımızın başarılı olması, iyi sonuçlar alarak gruptan çıkmasıydı, ama maalesef olmadı. İtalya, Galler ve İsviçre. Üç karşılaşmada yediğimiz gol sayısı toplamı 8, attığımız gol ise sadece 1. Verdiğimiz gol pozisyonları ise çok fazla. İtalya 60, Galler 3.5, İsviçre 8.5 , Türkiye 84 milyon nüfusa sahip. Ancak futbolda başarı maalesef nüfusa göre olmuyor.
* NEDEN OLMADI… YABANCI FUTBOLCU !!!…
Peki, ne oldu da Şenol Güneş’in Milli Takımın başına geçmesinden sonra alınan başarılar EURO için alınamadı ve 2020 ye üzülerek veda ettik. Futbolda üç sonuç vardır her şey olabilir. Ancak bu tür bir sonuç olmaz, olamaz, olmamalıdır. Yukarıda belirttiğim nüfus oranlarına bakıldığında çoğu genç 84 milyonluk Ülkemizin grubunda lider olması gerekiyordu olamadı. Başarı için çok çalışmak, profesyonelce düşünmek, görevi benimsemek ve yapılan görevin hakkını vermek gerekiyor. Milli Takımda olmak, Ülkemizi temsil etmek bana göre “ kutsal “ bir görevdir. Tahsilini, işini, ailesini, her şeyini bırakarak Ülkemiz için canını bile veren, Çanakkale’de “destanlar” yazan gençlerimiz, günümüzdeki çağdaş imkanlara ve gençliklerine rağmen neden başarılı olamıyorlar? Daha önceleri de belirtmiştim, yıllarca bu konuda mücadele eden biri olarak, bana göre bu konudaki en büyük etken “yabancı futbolculardır.” Görüldüğü üzere, yabancı futbolcu sayısının çok fazla olması, maalesef gençlerimizin önlerini kapatmakta, futbolda gelişmelerini engellemektedir. Yabancı sayısı o kadar abartıldı ki son zamanlarda Süper Lig’de mücadele eden iki güzide futbol takımızın kadrolarında en az on, bazen onbirer yabancı yabancı futbolcuları gördük. Bu durumda insan kendine sormadan edemiyor. Bu lig Türkiyemizin Süper Lig’i mi, yoksa yabancı bir ülkenin ligi mi? Ne yazık yabancı futbolcu sayısının aşırı olması, gelen birçok yabancının yaşlı olması bu konunun ana etkenleridir. Futbolda yabancılardan dolayı geleceği olmayacağını gören bir genç bu iş için fazla önem vermez.
* NE YAPILMALI?…
Yapılacak iş çok basit. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yoktur. Futbolda başarılı olmuş ülkelerin futbolu incelenmeli ve gençlerimize en uygun olanı seçilerek uygulanmalıdır. Ancak bu uygulamada hemen başarı beklenilmemelidir. Başarı zamanla ciddi çalışmalar sonunda mutlaka gelecektir. Bunun Ülkemizdeki örneğini Altınordu Futbol Takımında gördük. Başkan Seyit Mehmet Özkan’ın Altınordu F.K. da uyguladığı sistem ancak yedi yıl sonra meyvelerini verdi ve Altınordu FK hiçbir yabancı futbolcuya yer vermeden Süper Lige çıkma “finali” karşılaşmasını oynadı, son dakikada yediği gol ile kazanamadı ama tamamen kendi öz gençlerimizden kurulu kadrosu ile gençlerimizin başarabileceğini göstermesi bakımında çok önemlidir. Dileğim odur ki; tüm takımlarımızın Altınordu FK gibi kadrolarında kendi öz evlatlarımıza, gençlerimize yer vermeleridir. Bu yapıldığı takdirde başarı kendiliğinden gelecektir. Yeter ki bu konuda ciddi adımlar atılsın. TFF yönetimleri “günü kurtarmak” değil, “geleceği kurtarmak” için görev yapmalıdır. Başarı ancak bu şeklide gelecektir. Ama ne yazık ki yetkili TFF yönetimleri bugüne kadar bu konuda maalesef sınıfta kaldılar.
*YURT DIŞINDA DOĞAN GENÇLERİMİZ…
Yurt dışında doğan gençlerimiz karşılaşmalarda ellerinden geleni yapıyorlar, yapmaya çalışıyorlar ama istediğimiz gibi olmuyor. Zira çok kısa bir hazırlık çalışmasından sonra sahaya çıkıyorlar. Bu yeterli mi, hayır bana göre yeterli değil. Çünkü birbirlerini fazla tanımıyorlar. Kısa hazırlık çalışmaları yeterli olmuyor. Uzun vadeli birlikte çalışmalarda, ülkemizdeki karşılaşmalarda birbirlerini tanıma fırsatı çok oluyor, bu durum da başarının anahtarıdır. Başarılarda takım çalışması esastır. Özetle yeni doğan bir çocuk önce emekler, sonra ayakta durmaya çalışır, devamında yürür ve sonunda koşmaya başlar, bu durum başarının temel kaynağıdır. Ayrıca ilk okulda birlikte başlayan çalışmalarda arkadaş olanlar birbirlerinin tavırlarını en ince detayına kadar bilirler. Zira burada, çalışmalarda çok uzun süre birlikte olmanın verdiği alışkanlıklar var. Bu nedenle kadroya dahil edilen futbolcuların daha uzun süre birlikte çalışmaları gerekecektir, ama yurt dışında oynadıkları takımların programları buna uygun değildir.
* TEKNİK DİREKTÖR…
Karşılaşma sonunda seyirciler Teknik Direktör Şenol Güneş “istifa” diye tezahürat yaptılar. Bu da çok yanlış. Unutulmamalıdır ki aynı Şenol Güneş ile 2002 yılında Milli Takımımız “dünya üçüncüsü” olmuştu. Peki bu nasıl oldu? Çok basit. Hatırlanacağı üzere o zamanlar futbol kulüplerinde en çok iki kaliteli yabancı futbolcu vardı. Günümüzde ise 16 yabancı var. İşte bu durum başarısızlığın ana sebebidir. Milli Takımımız yoluna Şenol Güneş ile devam etmelidir. Sık sık Teknik Direktör değişikliği Milli Takımımıza yarardan çok, zarar vermektedir. Yolumuza günü birlik tedbirlerle değil uzun vadeli yapıcı tedbirlerle devam edilmelidir
* SONUÇ VE ÖNERİLER… GELECEĞE BAKMALIYIZ…
Bu karşılaşmada takımımızdaki futbolcularda öz güven kaybını gördük. Teknik heyetin bundan bir ders çıkarması gerekiyor. Başarı için kısaca değindiğim konuları çok iyi analiz etmeleri ve buna göre bir yol izlemeleri gerekiyor. Şöyle ki;
Yabancı futbolcu sayısı takımda en çok 3 veya dört, sahada müsabaka kadrosunda en çok iki yabancı futbolcu olmalıdır. Bunun yanında da alt yapıdan en az iki genç futbolcuya müsabaka kadrosunda yer verilmelidir.
Büyük Atatürk’ün Vatanımızı emanet ettiği gençlerimize gereken ilgi gösterilmeli, değer ve destek verilmelidir.
Yurt dışında doğan gençlerimizin Milli müsabakalar hazırlıklarında daha fazla beraber olma imkanları sağlanmalıdır
Türkiye Futbol Federasyonu “günü kurtarma” değil geleceğe emin adımlarla gidilecek programları, belirlemeli ve uygulamalıdır.
Sık sık teknik direktör değişimine gidilmemelidir.
Tüm takımlarımız örnek, kendini kanıtlamış Altınordu FK modelinin uygulamalıdır.
Ciddi bir “futbol devrimi” yapılmalı , takımlarımızı ağır borç yüküne sokan ama hiçbir sorumluluğu olmayan yöneticilerin sorumluluğu olacak “ kanun” acele çıkarılmalıdır.
Kulüplerimizi sömüren “menajerlik sistemi” kaldırılmalı, transferler kulüp bünyesinde kurulacak özverili, dürüst “transfer komitesi“ tarafından yapılması sağlanmalıdır.
Kulüpler Birliği Vakfı gibi kurumların TFF’ye müdahaleleri önlenmeli, seçimle iş başına gelen Özerk TFF’nin kararlarına saygı duyulmalıdır.
Özetler isek; yabancı futbolcular konusunda en sıkıntılı kulüplerden biri olan Fenerbahçe’nin Başkanı Ali Koç’un “30 yaşın üzerindeki yabancı futbolcuların çöplüğü haline geldik“ benzetmesi bile yukarıda anlatmaya çalıştığım kangren olmuş yarayı masaya yatırmamıza bir vesile olur diye ümit ediyorum.