ozellutfu@gmail.com
Gazeteciliğe Yankı Dergisi'nde başladı. Ankara Ün.SBF ve AÜ. İkt. Fak. bitirdi. Gelişim Grubu'na, Hıncal Uluç'un ekibine girdi; Burada Söz Gazetesi ile birlikte aralarında Gelişim Spor, Erkekçe, Kadınca, Nokta gibi dergilerin bulunduğu yayınlarda, Sabah Grubu'nun Aktüel, Para dahil bütün dergilerinde, Yeni Yüzyıl, Radikal/Fanatik ve 16 yıl sürecek Vatan Gazetesi'nde muhabir, büro şefi, haber müdürü, temsilci olarak görev yaptı. Bu arada Ankara Radyosu, Türkiye'nin Sesi Radyosu, TRT 1, TRT 2, TRT Spor ve TRT Türk kanallarında yorumcu ve moderatör olarak çalıştı. NTV ve NTV Spor başta olmak üzere pek çok tv kanalında spor yorumcusu olarak yer aldı. 12 yıldır Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde Spor Gazeteciliği dersi veriyor. Halihazırda TRT SPOR ve TRT Ankara Radyosu’nda spor yorumcusu olarak yer alıyor.
Eleme karşılaşmalarıyla birlikte futbol meraklılarının oldukça memnun eden mücadeleler izledik. Euro 2020 şampiyonunu belirleyecek finale kadar sürprizler de beklenenler de yaşandı. İtalya-İspanya yarı finalinde iş penaltılara kadar giderken doğrusu İspanya daha hak eden bir performans koydu. Fransa’nın elenmesiyle birden net favori pozisyonuna geçen İtalya boğalar karşısından çok zorlandığı dönemler yaşadı ama turu geçmeyi başardı.
Danimarka-İngiltere maçında ise tartışmalı bir penaltı kararıyla “ev sahibi”, İtalya’nın rakibi oldu. Doğrusu İngiltere’nin baskın oyunu eninde sonunda kazanacağını gösteriyordu ama 3.’lükten gelme Danimarka doğrusu sıkı direndi. Turnuva boyunca gol yemeden yarı finale gelmeyi başaran İngiltere’ye 20’lik Damsgaard şahane bir serbest vuruşla “ilki” yaşattı. Ama onlar için 55 yıl aradan sonra finale kalmak elbette önemliydi.
Bu noktada dikkat çeken konu final karşılaşmalarının İngiltere’de oynanması meselesi elbette. Hani İngiltere gruplarda elense sesini çıkaran olmayacak da adamlar turnuvanın en kilit karşılaşmalarını “evlerinde” oynuyorlar, final dahil!. Wembley’e daha fazla seyirci alınacağı da gerçek. Haksızlık!
Ayrıca şampiyonanın 11 ülkede oynanması da çok saçma olmadı mı? İsviçre’nin ne günahı vardı, durmadan seyahat etmek zorunda kaldılar.
İngiltere için “o sene bu sene” mi bilmiyoruz ama kamuoyunun özellikle hatalı görünen penaltı kararı sonrası bayağı bayağı İtalya’nın yanında yeraldığını da belirtmek gerekir.
Gelelim Cüneyt Çakır meselesine. 3 maçı çok başarılı yöneten bir trio bu kadar kolay “harcanabilir mi”? Karar açıklanmadan önce konuştuğum kaynaklar, “eğer dönerse bu tamamen politik bir karar olur” dediler. Bunu anlamı Türkiye’ye karşı genel olumsuz bakışın bir yansımasıydı onlara göre. Ama üç maç da yönettiler. En başından hiç çağırmayabilirlerdi de. Öyleyse başka bir olumsuzluk olduğu kesin! Peki biz bunun önüne geçebilecek hamlelerde bulunabilir miydik? Muhtemelen bulunmuşuzdur. Servet Yardımcı orada öyle değil mi? Seçimlerinde desteklediğimiz UEFA Başkanı, Uilemberg ve Rosetti gibi maaş verdiğimiz hakem komitesi başkan ve sorumluları bizim bu “lobi” çabamızı “iplememişlerse” sorun onlarda mıdır? Sorgulamıyoruz, unutturuyorlar. Ya da olan bitenden sorumluluk almıyorlar! Yazık oldu bence! Neden final yönetmesin ya da yarı finallerden birine çıkmasın?
Son olarak A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Şenol Güneş’in bugün yaptığı basın toplantısına. Ağır yazacağım TMOK Fair Play Komisyonu’nun önemli ismi Remzi Yılmaz’ı üzeceğim! Kısaca söyleyeyim o zaman; istifa et bırak git hocam, kulüp çalıştır, milli takım hepimizin, söylediklerine razı olamayız! Her şeye bir gerekçe, takımın motivasyonu düşmüşse ben mi toparlayacağım? Bu arada eski futbolcu günümüzün milletvekili Alpay Özalan demiş ki, “2002’de başımızda Recep Tayyip Erdoğan olsaydı final oynardık, yalnız bırakıldık”! Bu en başta Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a da, Şenol Hoca’ya da, Ünal Karaman Hoca’ya da, dönemin Spordan Sorumlu Devlet Bakanı rahmetli Fikret Ünlü’ye de, dönemin Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy’a da, o günlerde ellerinde bayraklarla sokakları adeta bayram havasına çeviren Türk halkına da büyük saygısızlık! Yapma Alpay, bu sevgi gösterisi değil, Cumhurbaşkanımızı da zor durumda bırakıyorsun, senin yüzünden hiç hak etmediği eleştiri yapılıyor!
Gazeteciliğe Yankı Dergisi’nde başladı. Ankara Ün.SBF ve AÜ. İkt. Fak. bitirdi. Gelişim Grubu’na, Hıncal Uluç’un ekibine girdi; Burada Söz Gazetesi ile birlikte aralarında Gelişim Spor, Erkekçe, Kadınca, Nokta gibi dergilerin bulunduğu yayınlarda, Sabah Grubu’nun Aktüel, Para dahil bütün dergilerinde, Yeni Yüzyıl, Radikal/Fanatik ve 16 yıl sürecek Vatan Gazetesi’nde muhabir, büro şefi, haber müdürü, temsilci olarak görev yaptı. Bu arada Ankara Radyosu, Türkiye’nin Sesi Radyosu, TRT 1, TRT 2, TRT Spor ve TRT Türk kanallarında yorumcu ve moderatör olarak çalıştı. NTV ve NTV Spor başta olmak üzere pek çok tv kanalında spor yorumcusu olarak yer aldı. 12 yıldır Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Spor Gazeteciliği dersi veriyor. Halihazırda TRT SPOR ve TRT Ankara Radyosu’nda spor yorumcusu olarak yer alıyor.