TOKYO 2020

Bir yıldan beri hasretle! beklediğimiz günler geldi çattı. Olimpiyat Oyunları artık karşımızda. Türkiye 108 sporcuyla oldukça iyi bir sayıda ve madalya beklentili olarak Japonya’da..

Ama işler güllük gülistanlık değil tabii.. Kafilelerin gelmeye başlamasıyla birlikte Covid vakaları hızla artmaya başladı. Bugün itibariyle Gine salgın endişesiyle organizasyona katılmayacağını açıkladı. Onları takip edecek ülkeler de olabilir Bu salgın öyle böyle değil. Bizim gibi aklını peynir ekmekle yemiş ülkeler tehlike geçmiş gibi davranmaya devam ediyor. Ben Ankara’da yaşıyorum, tatil için terk edilmiş şehir gibi görünse de sokakta olanları çok önemli kısmı maske takmıyor ve insanlar dipdibeler. Tatil yörelerinden gelen fotoğrafları saymıyorum bile..

Japonya’daki sayıya veri sağlayan sadece değişik ülkelerden gelen spor kafileleri değil elbette. Bizzat ülke vatandaşlarından kaynaklanan vakalar da sürekli artıyor. Dolayısıyla ortam çok kötü ve risk sürekli artış rotasında. Organizasyon sorumlularından bir kişi kısa bir süre önce “erteleme gündemimize tekrar girebilir” dedi. Halkın yüzde 60’ı karşıyken bu sayı 87 oldu. Olimpiyatların en güzel görüntülerinin başında gelen kafilelerin açılış resmi yürüyüşü kısıtlama ile gerçekleşecek. Pek çok sporcu katılmak istemediğini bildirmiş, açıklamış. Düşünebiliyor musunuz hayatında belki de bir daha asla olmayacak muhteşem bir andan vazgeçebiliyorlar. Ayrıca pek çok sporcu, bizimkiler dahil karantinada; “soft karantina” olarak tanımlıyorlar.

Salgın geçen sene başlayıp, yayıldıktan sonra bu durumun spora etkileri konusunda bir yazı çalışması yapmıştım. Yerli yabancı pek çok kaynağı tarayarak durumun sportif anlamada ne olduğunu ve nereye evrileceğini anlamaya çalışmıştım. Tokyo 2020 de bunlardan biriydi. Ve o dönemde özellikle Japonya’da nelerden kaygı duyuluyorsa bugün her şey hemen hemen aynen devam ediyor olmasını tespit etmek oldukça anlamlı.  Çok büyük ekonomik kayıpları da oldu. Organizasyonun gerçekleştiriliyor olması durumu düzeltmeyecektir elbette ama zararı azaltmaya çalışıyorlar denebilir.

Aslında bu yazıyı bizim sporcularımızı teker teker değerlendirerek madalya analizi şeklinde kaleme alma hayalim vardı. Artık çok belli ki Tokyo 2020’de madalyaları “virüs” belirleyecek. Bizim için de diğer ülkeler için de geçerli bu. Düşünsenize 5/6 müsabaka ile finale çıkabilecekken, üç rakibiniz covid olsa doğrudan gümüş madalya cepte! Buna olimpik başarı diyebilir miyiz? Yüzücülerimiz, jimnastikle birlikte en çok madalya almalarını istediklerim; sporcuların en önemlileri virüs kapmış, biz madalya yağmuru mu diyeceğiz?

Ben demem!

Bence Tokyo 2020 bu yıl da ertelenmeliydi. Net düşüncem. Bir canın değeri o canı kaybeden insanın yakınları tarafından dünyaya bedeldir. İnsanlık ölümleri rakamla ifade ederek sıradanlaştırdı. Öyle değil. Başına gelen konunun vahametini algıladı. Gelmeyenler aşı karşıtlığı yaparak günlerini geçiriyor. Dolayısıyla hiçbir eksiklik/güç kaybı yaşanmadan yapılacak müsabakalarda çatır çatır madalyasını alacaklara büyük saygı duyarak süreci takip edeceğiz. Geometrik bir yükselişin panikle insanları Tokyo’dan kaçırma ihtimalini de hiç yabana atmam.

Yani diyorum ki iyi ki İstanbul olmamış!   

Lütfü ÖZEL

ozellutfu@gmail.com

Gazeteciliğe Yankı Dergisi’nde başladı. Ankara Ün.SBF ve AÜ. İkt. Fak. bitirdi. Gelişim Grubu’na, Hıncal Uluç’un ekibine girdi; Burada Söz Gazetesi ile birlikte aralarında Gelişim Spor, Erkekçe, Kadınca, Nokta gibi dergilerin bulunduğu yayınlarda, Sabah Grubu’nun Aktüel, Para dahil bütün dergilerinde, Yeni Yüzyıl, Radikal/Fanatik ve 16 yıl sürecek Vatan Gazetesi’nde muhabir, büro şefi, haber müdürü, temsilci olarak görev yaptı. Bu arada Ankara Radyosu, Türkiye’nin Sesi Radyosu, TRT 1, TRT 2, TRT Spor ve TRT Türk kanallarında yorumcu ve moderatör olarak çalıştı. NTV ve NTV Spor başta olmak üzere pek çok tv kanalında spor yorumcusu olarak yer aldı. 12 yıldır Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Spor Gazeteciliği dersi veriyor. Halihazırda TRT SPOR ve TRT Ankara Radyosu’nda spor yorumcusu olarak yer alıyor.