rcengiz1965@gmail.com01.06.1965 Diyarbakır doğumlu. Lisans, Yüksek lisans ve Doktora eğitimini: Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor A.B.D.’da tamamladı.Ulusal ve uluslararası bilimsel Kongre ve Sempozyumlarda 84 bildirisi bulunmaktadır.Ulusal ve uluslararası spor bilimleri dergilerinde 45 yayınlanmış makalesi yer almıştır.“O Küçe Senin Bu Küçe Benim”, “Kulübümüz Köklü, Camiamız Büyük Allah Kerim”, “Köşeli Yazılar”, “Top Patladı Şimdi Onarma Zamanı”, “İletişim”, “Sporda İletişim”, “Futbolda Yıldırma” ve “Her Sorun Futbola Gol Oluyor” kitaplarını yazdı.TBMM ve bazı bakanlıklarda çeşitli komisyonlarda görev aldı.Birçok ödül sahibi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan yazar evli ve iki çocuk babası.
Abdulkadir Ömür sakatlık sonrası şans bulduğu takımda “her şeyi” yapmaya kalkınca olmadı. İlk yarı bitmeden oyundan alındığında taraftarın tepkisi zaten karışık olan duygularını darmadağın etti. Büyük bir ruhsal çöküntü içinde kulübede ağlamaya başladı.
Kendisini teselli eden kişiler arasında LGBT’yi temsil eden renklerle “Gururla destekliyorum” yazan tişörtü bir kısım tarafından tepkiyle karşılanan Galatasaraylı Taylan duyarlı bir insan olduğunu kulübede ağlayan Abdulkadir Ömür’e destek vererek bir kez daha gösterdi.
Bence, maçta yaşadığı duygusal bir karmaşanın sonucu olarak ağlarken başının bir havlu ile örterek, ağladığının saklanmasına gerek yoktu. Çünkü duyguların bilincine varmamıza yardımcı olan bu eylem kötü bir şey değildir. Kişiyi zihninden uzaklaştırıp fiziksel olarak rahatlatan bir çıkış yoludur. Kişi ağlıyorsa “Duygularıyla doğrudan yüzleşiyor”, “Duygusal karmaşa ile hesaplaşmaktan kaçmıyor” demektir1. Kral VI. Henry oyununda Shakespeare “Ağlamak üzüntünün derinleşmesini önler” diye yazmıştır2.
Bu son derece insani ve davranış tarzı olarak insan ‘neden’ ağlar?
Kişi duygusal uyarıcılara karşı karmaşık bir tepki olarak ağlar. Ancak insana özgü bu evrensel duygu yaş, cinsiyet, olgu ve olaya göre değişir. Genelde, merkezinde çaresizliğin veya güçsüzlüğün olduğu öfke, hüzün, korku ve hayal kırıklığı gibi duyguların gözyaşlarımızı harekete geçirdiği bilinmektedir3. Şekerel’e (2021) göre Ağlama anı gerçekte insanın kendisi ile geçirdiği özel bir andır. İtiraf edemediklerini söyleme, geciktirdiği özrü dileme, sevgisini gösterme ve içinde genellikle çaresizlik barındıran, kelimelere dökemediği ve adlandıramadığı duyguları serbest bırakma anıdır. Bilimsel araştırmalar, ağladıktan sonra insanların kendilerini hem fiziksel hem de fizyolojik olarak daha iyi hissettiklerini ve gözyaşlarını bastıran kişilerin kendilerini yaşadıkları olayla ilgili daha kötü hissettiklerini ortaya koymaktadır4.
İnsan ‘neye’ ağlar;
Yitirdiklerine
Kazanamadıklarına
Emeklerine
Haksızlığa uğradığını düşündüğünde duygusal bir tepki gözlerden yaş akıtır.
Ağlamak, farklı kültürlere göre insanın zayıflık işareti, utanç ve pişmanlık duygusunun dışavurumu, kendini kutsal saydığı güçlere adamış olmanın bir sonucu olarak insanın kendisiyle hesaplaşmasının dilidir5.
Abdülkadir Ömür’ün ağlamasının ‘anlamı’ nedir?
Abdulkadir’in bilinçli bir farkındalığa sahip olduğunu, sorumluluk duyduğunu, duygularını gösterebilme cesareti olduğunu anlamına gelir. Bir çoğumuz ağlamanın bizi güçsüz kıldığını veya yaşamla/duygularla başa edemez kıldığını düşünürüz1. Oysa ağlamak, sorunlarla baş edilemediği anlamına gelmez; tam tersine, karşısına çıkan şeyden kaçılmadığı yüzleşildiği veya bastırılmış duyguların temizlendiği anlamı taşır. Bu bağlamda “kendi derdine yanmak”, kabul edilmiş bir hatanın onaylanmasıdır3.
Maç bitti, ağlama bitti ve hayat devam ediyor. Şimdi iş daha zor aslında, çünkü sonraki maçlarda tüm dikkatler, Abdulkadir’in üzerinde olacaktır. Asıl mesele, Abdulkadir’in bu tedirginliğe ‘nasıl’ yanıt vereceğidir.
Bu bağlamda, bir maçtan daha değerli olan Abdulkadir’e psikolojik destek verilirken daha sağlıklı düşünme ve içsel hesaplaşmasına yardımcı olmalıdır.
Duygusal onarımlar yeni fırsatlar yaratmak için kullanmalıdır.
Abdulkadir için ağlamanın anlamını en güzel özetleyen sözlerden biri şüphesiz Charles Dickens’ın “Gözyaşlarımızdan hiçbir zaman utanmamalıyız” sözüdür.
01.06.1965 Diyarbakır doğumlu. Lisans, Yüksek lisans ve Doktora eğitimini: Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor A.B.D.’da tamamladı.
Ulusal ve uluslararası bilimsel Kongre ve Sempozyumlarda 84 bildirisi bulunmaktadır.
Ulusal ve uluslararası spor bilimleri dergilerinde 45 yayınlanmış makalesi yer almıştır.
“O Küçe Senin Bu Küçe Benim”, “Kulübümüz Köklü, Camiamız Büyük Allah Kerim”, “Köşeli Yazılar”, “Top Patladı Şimdi Onarma Zamanı”, “İletişim”, “Sporda İletişim”, “Futbolda Yıldırma” ve “Her Sorun Futbola Gol Oluyor” kitaplarını yazdı.
TBMM ve bazı bakanlıklarda çeşitli komisyonlarda görev aldı.
Birçok ödül sahibi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan yazar evli ve iki çocuk babası.