[email protected]01.06.1965 Diyarbakır doğumlu. Lisans, Yüksek lisans ve Doktora eğitimini: Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor A.B.D.’da tamamladı.Ulusal ve uluslararası bilimsel Kongre ve Sempozyumlarda 84 bildirisi bulunmaktadır.Ulusal ve uluslararası spor bilimleri dergilerinde 45 yayınlanmış makalesi yer almıştır.“O Küçe Senin Bu Küçe Benim”, “Kulübümüz Köklü, Camiamız Büyük Allah Kerim”, “Köşeli Yazılar”, “Top Patladı Şimdi Onarma Zamanı”, “İletişim”, “Sporda İletişim”, “Futbolda Yıldırma” ve “Her Sorun Futbola Gol Oluyor” kitaplarını yazdı.TBMM ve bazı bakanlıklarda çeşitli komisyonlarda görev aldı.Birçok ödül sahibi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan yazar evli ve iki çocuk babası.
Bursaspor-Amed Sportif maçında tribünlerde 90’lı yıllarda insan kaçırmanın sembolü olan Beyaz Toros ve bazı tetikçilerin görselleri açıldı. Bursaspor ile Amedsporlu futbolcular ısınmak için sahaya çıktıklarında yumruk yumruğa kavga çıktı. Amedsporlu futbolculara tribünlerden bıçak, çakmak, mermi ve su şişeleri gibi yabancı maddeler atıldı…
Birlik, beraberlik, dostluk, kardeşlik, sevgi, saygı, anlayış ve hoşgörüye en fazla ihtiyacımızın olduğu bu günlerde olup bitenlere ne diyebiliriz?
Deprem sonrası “tek yürek”, “omuz omuza”, “hep birlikte başaracağız” söylemlerinden 1990’ların “faili meçhul” zihniyetine atıfta bulunulması “akıl tutulması, ırkçılık ve kışkırtma karışımı” bir hareket tarzı, nefret söylemi ve utanç tablosudur. Özellikle deprem sonrasında güçlü bir dayanışma ruhunun ortaya çıkması umut verici olmuşken, bir kez daha gördük ki fanatizmin baskı altına aldığı futbolda duygu kirliliği, birlik ve dayanışma ruhunu yok edebiliyor.
Bu görsellerin hiçbiri “Amedspor”lu futbolcuları terörist ve Bursasporlu fanatikleri milliyetçi yapmaz, içi boş demagojik suçlamalar ve ırkçı çürük bir zihniyetin bozuk bir ürünü olmaktan öteye geçmez. Ama aşağıdaki sorulara cevap gerektirir.
Hafızamız depremde birlik ve dayanışma ruhu ile Diyarbakır’a yardım tırları gönderen, Bursaspor taraftarını hatırlatırken; sağlıklı düşünen, hoşgörülü davranan, acıları paylaşan insanların yerini; ırkçı, düşüncesiz, sorumsuz ve saldırgan insanlar nasıl aldı?
Faili meçhul olayları çağrıştıran “beyaz Toros” ve “Yeşil” kod aldı tetikçinin görsellerini asan, asılmasına göz yuman ve yönlendirenler kimler?
Aslında, bu süreci sporda şiddet olayından önce, söz konusu taraftarların 2009 yılında, Bursaspor-Diyarbakırspor maçı ile başlayan “PKK DIŞARI!” tezahüratlarından anlamak mümkün. Bu tezahüratı yaptıranlar ve yapılmasını onaylayanlar, olayların sosyolojik sonuçlarını derinlemesine düşünmeksizin, sadece teröre karşı gelen bir “haklılık” duygusuyla konuştular. Oysa bu “haklılık” duygusunun muhatabı; 33 medeniyete ev sahipliği yapan, binlerce yıl Türk, Kürt, Ermeni, Süryani, Yahudi ve Arap halkların iç içe yaşadığı Anadolu’da İslamiyet’le ilk tanışan peygamberler, evliyalar diyarı kadim bir şehrin futbol takımı değildir.
Bu nedenle, bu kadim şehrin tarih, kültür, edebiyat ve sanatını bilmeden “milliyetçilik” ahkâmı kesmenin altı bomboştur. Milliyetçilik, futbol sahalarında bir grup fanatik ruh hastasının zehrini akıtarak halkları düşmanlaştırmanın arkasına sığınacağı bir kalkan değildir. Üstelik Türk milliyetçiliğinin en büyük ideologlarından biri olan Ziya Gökalp’in memleketinin takımına yapmak kara cahillikten başka bir şey değildir.
Diğer taraftan, İl Güvenlik Kurulu’nun yaşanan olaylardan çıkarması gereken dersler var. Diyarbakırspor’un Süper Lig’de mücadele ettiği dönemde, gerek Bursa’da gerekse Diyarbakır’da oynanan müsabakalarda istenmeyen olaylar çıkmış, çok sayıda taraftar çıkan kavgalarda yaralanmış, biliniyor.
Müsabaka gecesi, Amedspor kafilesinin kaldığı otelin önünde havai fişek patlatan, “Ne mutlu Türk’üm diyene” sloganları atan, Mehter Marşı çalarak Amedspor kafilesi aleyhinde küfürlü tezahüratlarda bulunan fanatik grupların maçta neler yapacakları, yani “Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir.”
Bursa İl Güvenlik Kurulunun sadece, Amed Sportif seyircilerinin alınmaması yönünde karar alması önlem alıyormuş gibi göründüğünü, tribün şiddetini önlemek için etkili ve yaratıcı fikir geliştirmediğini, şiddeti tek taraflı açık hale getirdiği ve farklı güvenlik sorunu yarattığını gösteriyor. Ayrıca, saha içi olaylar alınan güvenlik önlemlerinin etkisizliğini özetliyor.
Maç sonunda müsabakayla ilgili olarak sorumlu kamu görevlisi 3 güvenlik yöneticisinin görevden uzaklaştırıldığı, pankart açma olayına karışan ilgililer hakkında teşhis, tespit ve yakalama çalışması ile maç sonunda soyunma odasında gerçekleşen darp olayına ilişkin şu ana kadar 7 kişinin gözaltına alındığı aktarılsa da “suçu önlemenin, suçluyu cezalandırmaktan daha iyi” olduğunu söylemek gerekiyor.
01.06.1965 Diyarbakır doğumlu. Lisans, Yüksek lisans ve Doktora eğitimini: Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor A.B.D.’da tamamladı.
Ulusal ve uluslararası bilimsel Kongre ve Sempozyumlarda 84 bildirisi bulunmaktadır.
Ulusal ve uluslararası spor bilimleri dergilerinde 45 yayınlanmış makalesi yer almıştır.
“O Küçe Senin Bu Küçe Benim”, “Kulübümüz Köklü, Camiamız Büyük Allah Kerim”, “Köşeli Yazılar”, “Top Patladı Şimdi Onarma Zamanı”, “İletişim”, “Sporda İletişim”, “Futbolda Yıldırma” ve “Her Sorun Futbola Gol Oluyor” kitaplarını yazdı.
TBMM ve bazı bakanlıklarda çeşitli komisyonlarda görev aldı.
Birçok ödül sahibi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan yazar evli ve iki çocuk babası.