REKORTMEN KADIN OLUNCA

Başta rahmetli Kenan Onuk olmak üzere TRT spor spikerlerini, yüzlerini görmesek de bilirdik. Seslerini tanırdık, tınılarını taşırdık, ağızlarından dökülen her isim, aklımıza yazılırdı. Neredeyse her doğa koşuluna sahip ülkemiz, belki de en önde olması gereken üç branş; atletizm, yüzme ve kayakta hiç de başarılı değildi. Maratonda Mehmet Terzi, Mehmet Yurdadön, Veli Ballı gibi isimler çıkarabilmiştik ama havuzda ve karlı pistlerde esamemiz okunmuyordu. 70’li, 80’li yıllar bu açıdan hüzünlüydü. Ama iyi izleyiciler olmuştuk. Buz dansı şampiyonalarında, cimnastikte, sporcuların puanlarını doğru tahmin edecek hale gelmiştik. Hele bir kayakçı vardı, İsveçli, her yarışta adını duyardık. Alp Disiplininde büyük slalom ve iniş yarışlarının tartışmasız şampiyonu. O yılların başka hiçbir kayakçısını bilmezdik sanki, Stenmark hep kazanırdı. Zaten Formula 1’deki Schumacher, ya da atletizmdeki Paavo Nurmi gibi, yarışlarda geçemedikçe kuralları değiştirdiler. İniş yarışlarına katılmadığı için 1978’den sonra, inişle büyük slalomu birleştiren Dünya Kupası’nı hiç kazanamadı. Ama tarihin en çok şampiyon olan kayak sporcusu olarak yaşıyordu. Ingemar Stenmark, unvanını kaybetti, daha geçen hafta.

Birleşik Amerikalı harika bir sporcu, Michaela Schiffrin, olağanüstü bir başarıyla rekorun sahibi oldu. Shiffrin, 53 slalom, 20 büyük slalom, beş süper G, beş paralel, 3 iniş ve 1 Alp disiplini kombine yarışını birinci bitirdi. Toplam 87 yarış kazanan Schiffrin, henüz 28 yaşında. Stenmark, 33 yaşına dek uluslararası yarışlarda yer aldı, madalyalar kazandı.

Ona hiçbir zaman ‘erkek kayakçı’ denmedi. Kayakçı olarak yarıştı.

“Schiffrin, bir kadın kayakçı olarak, en çok madalya kazanan sporcuyu geride bıraktı.”

Dünya ajansları haberi böyle geçti, medya böyle duyurdu.

Mikaela Schiffrin, daha uzun yıllar yarışabilir, rekorunu geliştirebilir.

Belki, medyamıza da bir cesaret gelir ve ona kadın kayakçı sınırı getirmeden, “tarihin en iyi kayakçısı” unvanı verilir.