ozdamarekrem@gmail.comMilli Sporculuk: Atletizmde Türkiye Rekortmeni, ISF 2. Balkan Şampiyonu, Avrupa 2., Dünya Oyunları 1., İslam Oyunları 1. Uluslararası kürsüler…Öğretmen Lisesi, Spor Akademisi Mezunu. GSGM Uzman Antrenör, GSGM İl Spor Müdürü Yardımcısı,Gazetecilik: TV Yapımcı, Yönetmen (61 adet Türkü Filmi, MagazinProgramları, Spor Programları, Haber, Drama Filmleri, Kurtuluşun İlk Kurşunları gibi belgeseller...
1984 Los Angeles‘tan bu yana 40 yıl sonra ilk defa altın madalya alamadık. Sayın Bakan’ın deyimi ile “sorumlular, federasyonlar hesap verecek.”
Vermeli de…
Altın madalya olmayınca garip sorular geliyor aklıma. Biz ülke sporunda tepeden tırnağa takım oyuncusu muyuz? Yoksa bireysel mi?
Yanıt bireysel ise, Olimpiyat Şampiyonu, ikincisi, üçüncüsü ülkeler ve sporcuları gibi bireylerin ardında büyük sistemler ve takım oyunu bizde yok ise, yani hala sistem ürünü üstünler gibi, kolektif çalışma başarıları elde edemiyorsak, yetiştiremiyorsak, bireysel kalıyorsak: Bireysel kararlar ile nasıl takım oyunu oynayabiliriz?
Sporumuzda, takım müsabakalarında ve ferdi dallarda kolektif ve olmazsa olmaz spor biliminin hareket bilinci önemli bir aşama olmalı artık…
Önümüzdeki hedeflerde branş ferdi de olsa takım da olsa öncelikle kolektif bilincimizi yükseltmeliyiz. Yani ferdi branşta takım olmayı başarmalıyız.
Bu örneği vermek istemezdim. Tabi ki, Gümüş de büyük başarı öncelikle…
Ancak Sırp sporcu tabanca atışlarında göz önünde mercek kullandı, biz kullanmadık ve o Altın biz Gümüş madalya aldık. Mercek kullansaydık daha iyi odaklayabilir ve sonucu Altın’a çevirebilir miydik?
Bu soruyu irdelemeliyiz. Ve karar kişisel değil takım kararı olmalı…
Eğer hem ferdi hem takım yarışlarında Altın madalya alamadıysak tüm branşlarda tekrar tekrar benzer olayları ele almalıyız derim…
Örneğin sırıkla atlamada 5.95 metre atlamış bir sporcumuz Ersu Şaşma bu başarısını asıl hedef olan 2024 Paris’te gerçekleştirmeli ve Gümüş madalyayı o olmalıydı…
Yani Altın Madalya herkesten, tüm rakiplerden üstün olma işidir. İnce ayar gerektirir.
Taha Akyol’un İranlı güreşçi ile yaptığı mücadelede pasivite almasını önleyecek taktik güreş gibi… Olur muydu? Bunu Güreş uzmanları bilebilir, karar verebilir.
Bu eksik nedir ki, çok formda olan Taha Altın madalyanın en büyük adamı, rahat Altın alacak iken bronzda kaldı… Nitekim her zaman yendiği gürcü rakibi şampiyon oldu…
Özetle tüm dallarda daha ince elemeli sık dokumalıyız!
Başkaca?
Spor, tıbbi başta olmak üzere tüm spor dallarının ortak çalışma ve proje alanı olan hücre içi egzersiz kimyası, laktat sorununa karşı lakta direnci oluşturma, aerob an aerob kapasitelerin artırılması, branşa yönelik açısal ve çok yönlü açısal özel kuvvetlerin geliştirilmesi ve teknik yapıların buna göre inşaası, bu yönde yeterli araç ve gereçlerin federasyonların çalışma ortamlarında bulundurulması, temini ve ayrıca tasarımı ve tedariki üzerinde durulması gereken önemli konulardan…
Maalesef sporda, Antrenman biliminde ilk öğrendiğimiz şey, en çok hata yaptığımız şey olarak hep karşımıza çıkıyor…
Şöyle ki; bu genel geçer metod; “doğru teknik ve beceriler erken yaşlarda kazandırılır” şeklindedir…
Ve bu konuda hala eksiğimiz var…
Var. Çünkü tüm spor dallarında yeterli teorik, pratik tecrübeye sahip uzman sayımız az… Hatta çok az… Herkes çok biliyor görünüyor belki ama teorik bilgi ancak çok pratik ile sınanarak neticeye olumlu yansır… “Hedef Başarı”yı getirir…
Öncelikle 2028 Los Angeles ve düzenlemeye talip olduğumuz 2036 Olimpiyatları öncesinde tüm spor dallarında buna özen göstermeliyiz… Çünkü erken yaşlarda doğru şartlı refleksleri edinemezse; hayatı boyunca bu yanlışlar sporcunun madalya almasına, bilhassa Altın madalya almasına engel oluyor… Altın’ın altında kalıyor…
Spor yaşı boyunca, yaş grupları dönemi, gelişme dönemi ve yetişkin sporcu evreleri boyunca bu yanlışı tekrar ediyor… Binlerce defa tekrar ile ve yanlış refleks olarak yerleşiyor… Artık düzelmesi imkansız oluyor…
Gerek teknik olarak, gerekse genel-özel teknik kondisyon evreleri olarak… Yanlışlar üst üste konuyor… Ve asıl hedef başarıları gerçekleşmiyor…
Doğru çalışma ile olunca, erken yaşta başlayan antrenmanlar olunca, yani Kuzey Tunçelli gibi 8 yaşında başlayıp 8 yıl sonra Paris’te 16 yaşında gençler Dünya Rekoru kırılabiliyor…
Yüzmede de Altın Madalya alamadık ama Dünya Rekoru kırdık diyebiliyoruz .
Peki Los Angeles 2028’de Madalya alabilir mi Kuzey? Alır…
Olur mu? Olur…
Çünkü yolun sonu gidişinden belli olur…
Fenerbahçeli yüzücü örnek alınmalı… Yüzme bireysel görünüyor ama arkada büyük bir takım var… Başarının tüm bileşenleri ile…
Ferdî branşta takım olmak böyle bir şey…
Sabah akşam su ve kara antrenmanı olmak üzere haftada 30 saat çalışan Kuzey’in Türkiye’yi gururlandıracağı günler çok uzak değil…
Bir spor toplumunda örneklerin kalitesi o toplumun tümünün kalitesine yansır… Yansımalı… Gerek kulüp, gerekse sporcu sayısı olarak…
Yeter ki tüm spor dallarında ümit veren yeterli örnekler olsun.
Örnek var…
Gençler Dünya Rekoru… Rekortmeni…
Örnekler var…
Tüm spor dallarında aldığımız Gümüş Bronz madalyalar…
Türk Sporu Altın madalyalara uzak değil. Daha iyi sistem başarılarına ihtiyaç var…