bahrivreskala@gmail.comİstanbul-İzmir Gençlik ve Spor e. İl Müdürü, TMOK Konsey Üyesi, İzmir KulüplerBirliği Kurucu ve Danışma Kurulu Üyesi, Türkiye Futbol Adamları Derneği İzmirŞube Başkanı, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Ege Tenis Eğitim VakfıKurucu Üye ve Başkanı, Atletizm, Futbol, Masa Tenisi, e. Hakemi, Atletizm, SualtıYüzme Federasyonları e. Üyesi.
Son yıllarda sporumuzda özellikle futbolda devşirme, yabancı sporcu, teknik direktör sayılarında çok önemli artışlar oldu. Ancak bu artışın sporumuza katkısı var mı, yok mu, incelenmesi ve araştırılması gerekmektedir. Zira bana göre sporumuzu yönetenler, kulüp Başkanları, yönetimleri, Federasyon Başkanları, yönetimleri ve yetkili kurumlar bu hususa maalesef yeterince önem vermemektedirler. Başarıyı kısa vadeli projelerle kazanmayı ön planda tutmaktadırlar. Günümüzde voleybol dışında neredeyse bütün spor branşlarında, her takımda yabancı, devşirme sporcular var. O kadar ki; kadın futbol, ampute futbol, hatta bazı amatör futbol takımlarında bile yabancı futbolcu sayısı oldukça fazladır. Hatırlanacağı üzere 2016 – 2017 basketbol sezonunda, Avrupa kupalarında kulüpler bazında, Euro League – Avrupa Şampiyonu olan Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımının oyuncularının tamamı yabancı idi. Benzer durumu futbolda da görüyoruz. Futbol Süper Lig’in dört büyük takımı çoğu zaman sahaya on bir yabancı ile çıkmaktadır. Ancak, maddi olarak oldukça yüksek bütçelere rağmen Avrupa Futbol şampiyonalarında istenilen başarı elde edilememiştir. Hatırlanacağı üzere futbolda büyük başarı göstererek 2000 yılında UEFA Kupası ve Süper Kupayı kazanan Galatasaray’ın kadrosunda 3 yabancı vardı. Zaman içinde yaşanan aşırı artışlar olunca, Nihat Özdemir’in Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı döneminde alınan radikal bir kararla sayıda azaltmaya gidildi. Alınan karara göre ilk sezonda takımda en çok 8 yabancı, daha sonraki sezonlarda tedricen sayılar azaltılarak devam edilecekti. Kulüplerin yoğun baskısı ile bu karar bir sezon uygulanabildi. Günümüzde ise 2024 Temmuz ayında yeni Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Yönetiminin aldığı karar ile Trendyol Süper Lig’de kulüplerin A Takım listesindeki futbolcu sayısı 26’dan 28’e çıkarıldı. Devamında A Takım kadrosunda 14 yabancı, müsabaka kadrosunda ise 12 yabancı futbolcunun yer alabileceği açıklandı. Yabancı futbolcu ve teknik direktörlere tamamen karşı değilim. Bana göre, futbolumuzda hem Milli Takım, hem de kulüpler nezdinde başarılı olabilmek için bir kulüpte en çok 4 kaliteli yabancı olmalıdır. Bunlardan da sahadaki müsabaka kadrosunda en çok ikisi yer alabilmeli, bunlarla birlikte alt takımdan iki genç futbolcuya da yer verilmelidir. Bu uygulama yapıldığı takdirde futbolumuzda istenilen başarı kendiliğinden gelecektir. Unutulmamalıdır ki; gençlerimiz azimli, hırlı ve isteklidirler. İmkan verildiğinde en iyi neticeleri alırlar. Bu imkan sağlandığında A Milli Futbol Takımımız da uluslararası şampiyonalarda başarılı olurlar. Bilindiği üzere 2002 yılında Teknik Direktörümüz Şenol Güneş ile futbolda Dünya Üçüncüsü olmuştuk. Şu anda bile Avrupa’daki başarılı kulüplerde mücadele eden gençlerimiz var. Ülkemizde gençlerimiz takımlarda yer bulamazsa kendilerini nasıl geliştirecekler? Milli takım kadroları nasıl oluşturulacaktır. Hatırlanacağı üzere geçmiş yıllarda A Milli Futbol Takımımız 2.5 milyon nüfuslu Kuzey Makedonya ile berabere, 690 bin nüfuslu Lüksemburg ile kendi sahamızda 3-3 berabere kalmış, 48 bin 650 nüfuslu Faroe Adaları’na deplasmanda 2-1 mağlup olmuştu. Öyle ki, alınan kötü sonuçlar sonrasında Milli Futbol Takımımızın başına getirilen yabancı teknik direktör; “Takımlardaki yabancı futbolcu sayısı çok fazla olduğu için, ben milli takıma seçilecek futbolcuları tespit edemiyorum” diyerek, sporumuzda yaşanan sıkıntıyı, yanlışlığı dile getirmişti. Bu ifade bizlere yabancı futbolcuların, sporcuların sporumuza getirdiği yanlışlığı, verdiği zararı ve hatalı uygulamayı açıkça göstermektedir. Bu da, sporumuzu yönetenlerin, yön verenlerin yanlış spor politikalarının eseridir. Ayrıca A Milli Futbol Takımımızın kadrosuna baktığımızda, kadronun yarıdan fazlasının yurt dışında, nüfusu bizden çok çok az olan ülkelerde doğmuş gençlerimizden oluştuğunu da görüyoruz, ama buna rağmen başarı yok. Bu durum, aldıkları astronomik ücretleri hak etmeyen, kendilerini erişilmez, çok üstün gören, eş dost sayesinde önemli mevkilere, yönetimlere gelen spor yöneticilerinin uyguladıkları yanlış spor politikalarının göstergesidir. Öyle ki, gençlerimize örnek olması gereken bazı yöneticilerin; “Benim Türk Futboluna ihtiyacım yok, Türk Futbolunun bana ihtiyacı var!” diyecek kadar kendilerini aşırı önemsediklerini ve bencil olduklarını da görebiliyoruz. Alınmaması gereken ama Türkiye Futbol Federasyonu’ndan (TFF) aldıkları astronomik ücreti de açıklama gereğini duymadılar.
Son zamanlarda yurdumuzun her yerinde çok sayıda yeni ve modern spor tesisleri yapılmasına, hizmete alınmasına rağmen, Fransa’nın Başkenti Paris’te düzenlenen ve 101 sporcu ile katıldığımız 33. Yaz Olimpiyat Oyunlarında, 2024 Paris Olimpiyatlarında başarılı olamadık, altın madalya alamadık. 18 spor branşında madalya mücadelesi veren ay-yıldızlılar, beklenen başarıyı sergileyemediler. Fransa’dan 3 gümüş ve 5 bronz olmak üzere toplam 8 madalya kazandık. 40 yıl sonra olimpiyat oyunlarında altın madalya kazanamadık. Ay-yıldızlı sporcularımız, en son 3 bronz madalya kazandıkları 1984 Los Angeles Olimpiyat Oyunları’nda da altın madalya kazanamamıştı. Ülkemiz, sonraki 9 olimpiyatta en az bir altın madalya kazanma başarısı gösterdi. (milli boksör Tuğrulhan Erdemir yasaklı madde kullanma gerekçesiyle oyunlarda yarışamadı, 100 sporcumuz yarıştı.)
Görüldüğü üzere spor politikamızda ters giden bazı yanlışlıklar var. Gençlik ve Spor Bakanlığımızın, bu husus ile ilgili olarak spor şurası yapması faydalı olacaktır.