Bir iş yeriniz var ve patronsunuz.. Bir “Eleman”a ihtiyacınız var.. Bir de aday var ve çok başarılı; başarısı öyle böyle değil! Taa arşa dek uzanmış. İşe almanız durumunda başarılı olma olasılığı yüzde 90’dan yüksek.
Fakaaattttt bu “eleman”ın şöyle de bir kusuru var; NARSİST VE OPORTÜNİST! Maaşlı “eleman”ınız da olsa, çalıştığı iş yerinin bütün başarılarını üstleniyor. Öyle güçlü bir lobisi var ki, elde edilen her başarının ardından iş yerinin önünde kendisine “tapınan” medya mensuplarını toplayıp, “Ben var ya ben… Ben olmasam bu iş yeri batardı. Ne güçlüklerle başarılı olduğumu sizlere anlatamam” demesiyle ünlü!
Haaaa bu arada, patron olarak size en küçük bir saygı bile duymuyor, fiziksel tacizde bile bulunabiliyor. Toplantılarda ayağını ağzınıza sokar gibi ayak ayak üstüne atıyor, medyanın huzurunda üstü çıplak sizinle göbeğini kaşıyarak konuşabiliyor.
Bu koşullarda siz; ‘benim için önemli olan para kazanmak, ne yaparsa yapsın’ mı dersiniz, yoksa, ‘kim ya bu, kimse benim iş yerimde, benden maaş alarak bana hakaret de edemez, beni rezil edemez’ mi dersiniz?
********
Galatasaray yönetimi ve başkanlarının 1996 yılından beri yaşadığı açmaz budur!
Bu açmazı en şiddetli şekilde ilk yaşayan, kimilerine göre “Efsane Başkan” Faruk Süren oldu. 4 yıl üstü üste yaşanan şampiyonluğun yanı sıra UEFA Kupası’nın alınması Süren-Terim ikilisinin arasındaki gerilimi azaltmak bir yana, arttırdı. Hatta, Terim’in Fiorentina’ya gidişini haber alan Faruk Süren’in, büyük sevinç yaşadığı ve yakın çevresine, “Gidişi olur da dönüşü olmaz” dediği bile söylendi.
Ancak onun dileği gerçekleşmedi ve Fatih Terim’in dönüşü çok çabuk oldu. Ünal Aysal’ın başkanlığı döneminde yaşananlar ise daha “taze!” Aysal “seçilmiş bir başkan” olarak “profesyonel Terim”in kendisinin “üzerine” çıkmaya çalışmasını içine sindiremediği gibi bunu önlemek için de çaba harcadı. Galatasaray Divan Kurulu’nda yaptığı o unutulmaz “eleman” konuşmasına Terim karşılık verince, “kovulduğu” haberine antrenmanda aldı. Aslında, Başkan-Yöneticiler ile Fatih terim arasında her zaman gerilim oldu. Kimi zaman bu gerilimin dozu arttı kimi zaman ise düştü.
Başkan Mustafa Cengiz’in son açıklamaları; Fatih Terim ile bugüne kadar yaşanılan gerilimlerin çok ötesinde olduğunu ve insani boyutu bile geçtiğini gösteriyor. Terim’in Cengiz’i kemoterapi gördüğü hastanede bir kez bile ziyaret etmemesi bunun kanıtı. Hatta Başkan Cengiz o kadar etkilenmiş ki, “Ben hastanedeyken oğlumu arayıp, ‘onun için oynayacağız’ dedi. Onun için 8 kere yenildik. Bir kere gelseydi hastaneye yeterdi” diye serzenişte bulunuyor.
Neyse sözü fazlaca uzatmaya gerek yok. Demem o ki; yeni seçilecek Galatasaray yönetimini yine aynı açmaz bekliyor; Terim’le çalışmak mı, Terim’le çalışmamak mı?