OLİMPİYAT TALİHSİZLİĞİ AFFETMEZ!

Lig geldi hoşgeldi. Ne olimpiyat oyunları ne de paralimpik oyunlar kimin umurunda, ani bir okus pokusla görünmez oldular. Buna karşın Prof. Doğan Demirhan ve Dr. Murat Kaçar’ın farklı olimpiyat yorumlarını ilginize sunuyoruz.
Prof. Dr. Doğan Demirhan:
Eleştir yaparken kimseyi yerden yere vurmaya hakkımız yok. Olimpiyata katılan koşucuları 3’e ayırıyorum. Orta ve uzun mesafeliler Olimpiyat Oyunlarında başarılı olamadılar. Bunca kamp, bunca burs boşuna mıydı? Buna maratonu da dahil ediyoruz.
Ramil’e gelince kötü değildi, vasattı. Dünyanın birçok yerinde yeni 200 m. ciler çıkıyor. Bu arada Ramil’in yaşı da onlara göre ilerlemiş durumda. Gidebileceği yere kadar gitti. Antrenörüyle kafa kafaya verip, gelecek çalışmalarını planlamak zorunda. Copello bence başarılı olan tek sporcumuzdu. 400 engelli olimpiyatın en ilginç yarışı oldu, Copelle en iyi derecesini yaparak Türkiye rekoru kırdı. Yani yapması gerekeni bana göre yapmış oldu.
Yürüyüşçüler daha önce yaptıkları dereceleri yapamadılar, başarılı olamadılar.
Aynı üniversitede olduğumuz işin cimnastikçilerden söz etmek istiyorum. Ben İbrahim ve Ahmet’ten madalya bekliyordum ama Ferhat aldı. Ben üniversitede biyomekanik dersleri veriyorum. Cimnastikçilerin antrenörü benim öğrencim ve biyomekanik konusunda kendisini çok gelişmiş durumda. Sporcuları Olimpiyat’ta ya madalya aldılar yada kıyısından döndüler.
Atletizm de biyomekanik çok önemli. Caner Açıkada yıllar önce Hacettepe’de Serdar’ın iyi bir biyomekanikçi olarak yetişmesini sağladı. Şu anda Serdar’ın Türkiye’de birçok üniversitede biyomekanik dersine giren uzman öğrencileri var.
Serdar ve ekibinin sonraki Olimpiyat oyunlarına biyomekanik çekimler yapabilmeleri için götürülmesi lazım.
Dr. Murat Kaçar;
Yalnızca güreş ve halterde madalya aldığımızdan defalarca başvurduğumuz Olimpiyat Oyunlarını alamadık ama Tokyo’da birçok dalda madalya alabildik. Bunları kendi öz evlatlarımız aldı.
Olimpiyat oyunlarındaki kadın başarısının temelinde Cumhuriyet ilkelerinin olduğunu rahatça belirtmek isterim. Madalyaları çok farklı dallarda almamız meyvelerin Tokyo’da toplandığını gösteriyor.
2032’yi Avustralya aldığına göre 2036’ya kadar bilimsel ve doğru çalışma yapmaya zamanımız var demektir.
Futbolda katılan takımımız olmamasına karşın, voleybolcu kızlarımızın olimpiyat başarılarını Cumhuriyetin bir meyvesi olarak görüyorum.
Halkımızı olimpik dallar konusunda bilgilendirmeliyiz. Yabancı dil bilen o spor dalıyla ilgilenen insanların uluslararası spor kuruluşlarında ülkemizi temsil etmeleri çok önemli.
Eda’nın dördüncülüğü çok büyük bir Zafer. Necati, Eşraf ve Ersu’yu çok takdir ettim. Antrenörlerinin onları gelecek yarışlara daha iyi hazırlayacaklarını umut ediyorum.
Bayrak takımının hata yaparak bizi sükutu hayale uğratmaları büyük bir talihsizlikti. Olimpiyatlar talihsizlikleri affetmez bunu bir kez daha görmüş olduk.
Norveçlinin 46 saniyenin altında 400 engel koşması, Bubka’nın rekorunun kırılması hafızalarımızda yer etti.
Profesyonel futbol maalesef bütün dalları örtüyor. Buna rağmen başarılı sporcular yetiştirdik. Onlarla onur ve gurur duyuyoruz.

Artun TALAY

1955 yılında Ankara’da doğdu. Atletizm sporuyla 1968’de tanıştı. Çekiç atma branşında 20 yıl spor yaptı. 1988 yılında antrenörlüğe başladı. Türkiye şampiyonları, dünya ve Avrupa madalyalı, olimpiyat madalyalı sporcular yetiştirdi.

Atletizm Federasyonu’nun antrenörlük kurslarında atma branşı eğiticisi olarak dersler vermektedir. Yaşamına Ankara’da devam ettirmektedir.

Türkiye Fair Play Büyük Ödülü sahibi Artun Talay, ayrıca Dünya Fair Play Şeref Diploması Ödülüne layık görülmüştür.