dr.hasirci@t-online.deTMOK Üyesi ve Fair Play Komisyonu üyesi olan Prof. Dr. Seyhan Hasırcı, Koblenz Landau Üniversitesi Spor Bilimleri Enstitüsünde ders verdi. İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi, 2003 ten beri Almanya Olimpik Spor Birliği bünyesinde bulunan Türkiye masası danışmanı olarak görevini sürdürmekte. UEFA Taraftar experi olan Hasırcı, 2014 Yılından itibaren Spor Psikoloğu olarak çalışmalar yapmakta.Prof. Dr. Hasırcı’nın Spor Psikolojisi alanında birçok kitap ve makaleleri bulunmakta.
Şampiyonanın başlangıcında; Milli takımımızın bu şampiyonada final oynayacağı umutları ile dolu doluyduk. Her ne kadar kuşku duysam da ben de acaba olur mu diye umutlanmıyor değildim! Bu duygu, umut ve beklentimizi daha da fazla yükseltiyordu. Hele Gürcistan’la oynadığımız ilk maçımız ve Millîlerimizin güzel oyunu, Arda Güler’in mükemmel golünden sonra alınan galibiyet sonrası bu umut ve beklenti katlanarak çoğalmıştı!
Ne var ki! ikinci maçımız futbol sporunun oldukça önemli bir ülkesi olan Portekiz’e karşı idi. Maç oynanmadan önce herkesin yaşlı bir ekiple gelen Portekiz’i çok rahat geçeriz düşüncesindeydi! Yaşlı ama usta oyuncular Ronaldo ve Pepe sahanın yıldızı olurken, bir maç öncesi milli takımımız gitmiş yerine hiç tanıyamadığımız bir ekip izledik maalesef.
Buradan ahkam kesip kimlerin ve nasıl oynaması gerektiği ile yorum yapmam bana yakışmaz, ancak ilk maçta sahaya çıkan kadronun korumamasını hala anlamış değilim. Ayrıca siz Portekiz gibi küçük bir ülkeden milyon dolarlar ödeyerek Antrenör ve sporcu alıyorsunuz ardından onlara yenilince kızıp duruyorsunuz! Acaba biz Portekiz’e nasıl antrenör ve sporcu pazarlarız diye hiç mi kafa yormadınız?
Evet müsabaka oynamadan önce umutlarımızı aynı şekilde koruyorduk ne var ki maçın başlamasından sonra sahaya sürülen Türk milli takımımızın kadrosunu gördükten ve goller ardı ardına geldikten sonra umutlar ve sevinç yerini kaygı ve üzüntüye bıraktı.
Bu konudaki eleştiriler sanırım kamuoyunda ve teknik elemanlarca yapıldı ve yapılıyor da ve dahası skandalların milli takım kampında da devam etmekte olması daha da üzüntü verici! Bir günümüz kaldı, Çek Cumhuriyeti ile tamam mı devam mı maçımızı oynayacağız! Umudumuz ve arzumuz kaybolmaya yüz tutan beklentilerimizin tekrar yeşermesi ve 16 takım içerisinde yer alabilmemizdir.
Ben burada sizlerle bu şampiyonada görev yaptığım taraftar projesine ilişkin bazı yaşanan durumları paylaşmak istiyorum! Hiç kuşkusuz taraftar ve onların canlı tezahüratı sahada koşturan 11 kişiye destek veren 12. güç olduğunu hepimiz biliyoruz, ancak bu tezahürat hiçbir zaman rakip takımı ve rakip seyirciyi küçük düşürecek doz ve şiddette olmamalıdır! Fair Play çerçevesinde izlenen ve yapılan her eylem kabul edilebilir.
Kendi seyircilerimizin adeta evimizde oynuyormuş gibi çok olması doğrusunu isterseniz ev sahibi Almanya’yı da kaygılandırmıştır! Şayet ilerideki Almanya ile eşleşme durumu söz konusu olursa Almanların ev sahibi değil adeta misafir olacağının örneğini göstermiştir seyircilerimiz.
Evet seyircilerle ilgili atılan sloganların dinsel, siyasi ve de savaşa gider gibi saldırgan söylem ve davranışlarda bulunan tek tük olayları görmemezlikten gelirsek büyük sorunlar yaşamadığımızı söyleyebiliriz.
Karşılıklı söylenen ulusal marşlarda saygısızca davranma, siyasi içerikli el kol hareketleri ve sanki Türkiye’de maç izliyormuş gibi davranan insanları etrafımda gördükçe utanç duyduğumu itiraf etmek istiyorum. Etrafımda bulunan bazı taraftarlarımızla bu konuda farklı düşündüğümü söyledim. Örneğin çocukları ile maç izlemeye gelen bir baba ayağa kalkıp hakeme ağza alınmayacak küfürler ederken 9-10 yaşlarında iki çocuğunda aynen baba gibi el kol hareketi yapması, küfretmeleri çok acı verici ve babanın çocuklara oturun sakin olun dememesi beni daha da üzdü. Demek ki üzüm üzüme baka baka kararır lafı hala geçerliliğini taşıyor.
Her defasında söyledim ve söylemeye devam edeceğim, kazanmak ve kaybetmek sporun ruhunda olan bir sonuçtur! Şayet kazanmak istiyorsan rakibinden daha yetenekli olmalısın ve onların üstünde bir performans sergilemelisin! Bunu yapamıyorsan suçu kendinde ara, rakip takımda ve onun taraftarında değil! İki şey daha var bükemediğin eli öpeceksin ve sana yapılmasını istemediğin hiçbir şeyi başkasına yapmayacaksın!
TMOK Üyesi ve Fair Play Komisyonu üyesi olan Prof. Dr. Seyhan Hasırcı, Koblenz Landau Üniversitesi Spor Bilimleri Enstitüsünde ders verdi. İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi, 2003 ten beri Almanya Olimpik Spor Birliği bünyesinde bulunan Türkiye masası danışmanı olarak görevini sürdürmekte. UEFA Taraftar experi olan Hasırcı, 2014 Yılından itibaren Spor Psikoloğu olarak çalışmalar yapmakta. Prof. Dr. Hasırcı’nın Spor Psikolojisi alanında birçok kitap ve makaleleri bulunmakta.