bahrivreskala@gmail.comİstanbul-İzmir Gençlik ve Spor e. İl Müdürü, TMOK Konsey Üyesi, İzmir KulüplerBirliği Kurucu ve Danışma Kurulu Üyesi, Türkiye Futbol Adamları Derneği İzmirŞube Başkanı, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Ege Tenis Eğitim VakfıKurucu Üye ve Başkanı, Atletizm, Futbol, Masa Tenisi, e. Hakemi, Atletizm, SualtıYüzme Federasyonları e. Üyesi.
Dünyadaki en popüler ve en çok taraftarı olan spor dalı futboldur. Bir zamanlar futbol denildiğinde akla ilk gelen, Futbolun ilk defa oynandığı yer olan Ege’nin İncisi İzmir geliyordu. Peki ne oldu da günümüzde 4,5 milyon nüfusu olan İzmir, sahip olduğu zengin spor tesislerine ve tarihine rağmen olması gereken yerde değil. Halbuki İzmir’e baktığımızda mükemmel bir futbol geçmişine ve 100 yılını aşmış kulüplerin olduğunu görüyoruz. Kuruluş tarihlerine göre bugün Profesyonel Liglerde ; Karşıyaka (1912) , Altay (1914) , Altınordu (1923) , Göztepe (1925), Bucaspor 1928 (1928) , Menemen FK (1941) , Bergama FK (1970) , Aliağaspor FK (2014) Bornova 1877 FK (2020) Tire FK (2021) kulüplerimizi görebiliyoruz. 1923 yılında kurulan İzmirspor Bölgesel Amatör Lig 7.grupta. 1914 yılında İzmir’de ilk olarak “Türk yurdu spor” kulübü adıyla kurulan, kırmızı beyaz forma renklerini Türk bayrağımızdan alan ve (1946) da şimdiki ismini alan Ülküspor Kulübü, 1969 da kurulan Ödemişspor , 1955 de kurulan İzmir Demirspor, amatör lig’de mücadele ediyorlar. Çok güçlü ekonomik koşullara , kendi tapulu futbol sahalarına, spor salonuna ve konutlara sahip, devletten hiç destek almayan, aksine spor tesislerini her fırsatta devletin hizmetine sunan İzmirspor Kulübü nasıl oluyor da Amatör Lig’de mücadele ediyor. Ve ne acıdır ki ; Göztepe’nin Süper Lig’e yükseldiği, Altay’ın TFF 2. Lig’e düştüğü bu sezon İzmir takımları ilk defa 1.Lig’de mücadele edemeyecek. Futbol tarihimizde çok önemli bir yeri ve asırlık güçlü kulüpleri, geçmişe göre çok fazla spor tesisi, stadyumu olan İzmir neden bu durumda ? neden başarı yok ? Eskiden olmayan günümüzdeki yanlış zihniyet, devam ettikçe de başarı olmayacaktır.
Hatırlanacağı üzere Avrupa’da, kulüplerdeki şirketleşme hareketi, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından 22.06.1989 tarihinde çıkartılan bir talimatla Ülkemizde de başladı. Profesyonel Futbol Talimatının 52. Maddesine göre ; kulüpler, profesyonel takımlarını, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun ayrılmaz bir parçası olan Türk Ticaret Kanununa göre ; ticari işletme haline getirebilmek için şirket kurabilir, kurulmuş olan şirketlere devredebilir veya profesyonel takımlarını kiraya verebilirler. Böylece son yıllarda Ülkemizde de Futbol kulüplerinde şirketleşme başladı. Hatta 1998 yılında rahmetli Selçuk Yaşar tarafından Karşıyaka Spor Kulübü Futbol Takımı için Yaşar Holding bünyesinde Karşıyaka A.Ş. Şirketi kuruldu. Şirketin Genel Müdürü ve Karşıyaka Futbol takımı Başkanı olarak görev yaptığım dönemde, şimdiki Süper Lig’in ismi olan 1.Lig’de mücadele eden Karşıyaka Futbol Takımımız çok başarılı oldu. Kulübün tüm borçları ödendi sıfırlandı. Ancak kısa bir süre sonra Yaşar Holding bünyesinde kurulan Karşıyaka A.Ş. nin Futbol Takımı borçsuz olarak tekrar Karşıyaka Spor Kulübüne devredildi. Sonuç ne yazık ki çok acı oldu. 1912 yılında kurulan ve İzmir’in ilk kulübü olan Karşıyaka FK , bu gün Türkiye Futbol Federasyonu üçüncü Lig’inde mücadelesini sürdürmektedir. Günümüzde sekiz kulübümüz şirketleşme süreçlerini tamamlamış, 2 kulübümüz de şirketleşmeye çalışmaktadır. Peki nasıl oluyor da şirketleşmeye rağmen İzmir kulüplerimiz Göztepe dışında eski günlerdeki gibi başarılı olamıyorlar. Nüfusu İzmir’den çok az olan bir çok İl , hatta İlçe futbol takımları Süper Lig’de mücadelelerini sürdürmektedirler. Cevabı çok basit, İzmir yerel yönetimleri ve maddi gücü çok iyi olan İzmirli iş insanları kulüplere yeterince destek vermemektedirler. Futbol, günümüzde çok önemli bir endüstri dalıdır. İzmir kulüplerinde de diğer kulüplerin bazılarında olduğu gibi profesyonel yönetim , kurumsal çalışma ile maddi olarak güçlenmektedirler. Bu çalışmalar futbolumuzun geleceği için olumlu adımlardır. Hepimizin temennisi, atılan adımların başarılı olmasıdır. Başarılar, kulüplerin ekonomik güçlerinin artması yanında, sosyal, kültürel ve ticari alanlarda da çok önemli faydalar sağlamaktadır. Bu sayede şehrin kalkınması, dünyaya tanıtılması da ilerlemektedir. Her futbol karşılaşması oynandığı şehirde büyük bir hareketlilik getirmektedir. İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüm sırasında, zamanın üç büyükleri olan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş takımlarının cezalı oldukları futbol karşılaşmalarını, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından başka şehirlerde oynama kararları verildiğinde ; o günkü Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Şenez Erzik Bey veya diğerleri ile görüşüp bu karşılaşmaların İzmir’e verilmesini talep ediyordum. İzmir’deki 70.000 kişilik Atatürk Stadyumu sayesinde cezalı karşılaşmaların neredeyse tamamı İzmir’de oynanıyordu. Ve bu karşılaşmalar sayesinde o hafta İzmir’de tüm esnaf ve iş yerleri ek ticari kazanç sağlıyorlardı. Ulaşım, haberleşme, konaklama ve diğer bazı kesimlerde büyük bir hareketlilik ve canlılık yaşanıyordu. Bu hareketlilik ve canlılık , İzmir’e verilen cezalı karşılaşma sayesinde oluyordu. Ayrıca günümüzde sporda sponsorluk ve reklam , özellikle futbolda önemli bir yer tutmaktadır. Bu da futbola ilgiyi göstermekte ve kulüplerin gelirlerini arttırmaktadır. Ancak bu durum maalesef İzmir’de olması gerekli şekilde gerçekleşmedi, bu anlayış değişmedikçe de gerçekleşmeyecektir.
Önceki yıllarda Ülkemizde Mahalli Ligler vardı. 1959 yılında profesyonel Lig’in kurulmasıyla futbolda daha sağlıklı bir sistem hayata geçirildi. O yıllar ve daha sonraki yıllarda bir müddet Kulüp Başkanlığı, yöneticiliği günümüzdeki gibi değildi. Kulüpleri çok ağır borçlara sokan yönetim anlayışı ve de en önemlisi menajerlik sistemi yoktu. Kulüp başkanlığı dikkatli yapılıyor, kısa vadeli projeler değil, uzun vadeli geleceğe dönük kalıcı projelerine ağırlık veriliyordu. Yabancı teknik direktör ve futbolcu yok denecek kadar az idi. Öncelik kendi gençlerimize veriliyordu. Günümüzde ise tam aksi bir durum yaşanmaktadır. Ülkemizdeki bütün kulüplerde olduğu gibi İzmir’deki kulüplerimiz de, bana göre çok yanlış olan bu uygulamalardan etkilendi. Doğal olarak İzmir’e hiç yakışmayan bu günkü durum ortaya çıktı. 100 yıllık bir futbol geçmişine sahip, Ülkemizin Batı’ya açılan penceresi olan İzmir bu durumda mı olmalıydı ? Nedir eksik olan , ne yapılmalıdır diye sorguladığımızda : Kalıcı ve sürdürülebilir başarı için, kısa , orta ve uzun vadeli kararlar almak , doğru bir strateji belirlemek gerekli ve önemlidir. Yönetim başarılı olursa doğru tercih ve transferler yaparsa, menajer değil yönetimdeki üyelerden oluşan transfer komiteleri seçerse başarılı olur. Yönetimin başarılı sürdürülebilir bir sistem kurması çok önemlidir. Hedefe, amaca göre davranılmalı, kararlar alınmalıdır, zira camia ve taraftarlar başarı bekliyorlar. Kulübün başarısı, İzmir’in başarısıdır. Ancak hedefe ulaşabilmek için camianın da destek olması gerekli ve önemlidir. Yerel yönetimler başta olmak üzere herkesin kulüplere destek vermesi, yardımcı olması gerekmektedir. Peki bu tam olarak var mı ? Bana göre yok. Zaman zaman destekler olmuş ama devam etmemiştir. Günümüzde de kurucu üyesi olduğum İZVAK- İzmir Kulüpler Birliği Vakfı bu alanda öncülük etmektedir. Kısmen de başarılı oldu. Dileğim bu anlamlı çalışmalarının artarak devam etmesi ve sürekli olmasıdır. İZVAK’ın öncülüğünde İzmir’e üç yeni stadyum kazandırılması projesi bir eksik ile kazandırıldı. Göztepe ve Altay kulüplerimiz modern stadyumlara kavuştu. Bu durum kulüplerimiz için büyük bir kazançtır, Ancak Karşıyaka maalesef bürokrasi ve bazı vatandaşların konuyu mahkemelere taşıması nedenleriyle Karşıyaka stadyumunun yapılmasını engelledi. Unutulmamalıdır ki ; spor, özellikle futbol, bir şehir için önemlidir. Futbol sayesinde şehrin kimliği değişir. Futbol denildiğinde birçok kişinin aklına Barcelona, Napoli gelir. Futbolun desteklenmesi beraberinde ekonomide canlılığı, şehrin kültürünü, sanatın kalkınmasını arttırır, barışı sağlar.
Futbol Başkanlığı, yönetim kurulu üyeliği yapanlar üstlendikleri görevler sayesinde çok tanınır hale geldikleri için, işlerini çok daha kolay görebilmektedirler. Bu durumu her platformda açıkça, önceki Altay Kulübü ve önceki Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlarından rahmetli Mazhar Zorlu ile önceki Göztepe Kulübü Başkanlarından, rahmetli Özdemir Arnas dile getiriyorlardı. Doğru bir açıklama, zira Kulüp Başkanlığı, kişinin tanıtımını ve reklamını da yapmaktadır. Önceki dönemlerde kulüp başkanlığı yapanların bazıları kulübe yaptıkları maddi yardımlar için karşılaşma hasılatlarına temlik koymamakta, koysalar bile almamakta, hatta bazıları da hibe ediyorlardı. Günümüzde ise bu tür başkanların sayısı oldukça az.