Spor Zeki İnsanların İşidir!

Başarısızlık kendine kurban arar. Suçu yükleyecek birileri olmalıdır. Bu anlamda ‘mazeret’ insanoğlunun en mükemmel buluşudur!

Başarısızlık durumunda ileri sürülen mazeretlere bakıldığında “şans, kader, kısmet” kavramlarının çok sık kullanıldığı görülüyor. Oysa ‘inanmakla bağlanmak’ arasındaki farkın anlaşılması gerekir.

Bir spor insanı  ‘şans, kader veya kısmete’ inanabilir ancak kötü performans sonrası başarısızlığını bunlara bağlayamaz.

Antrenmanlarda hareket analiz, hız reaksiyon ve dayanıklılık geliştirme performans sistemleri kullanıp,

Kan değerlerini, hormon sayılarını ölçüp,

Şut biyomekaniğini, kas kuvvetini veya sürat dereceni hesaplayıp,

Maça gelirken uçağa binip,

2000W yüksek güçlü su geçirmez LED dış lambalar altında sağanak yağmurdan etkilenmeyen zeminde maç oynayıp,

Vücudundaki tüm fizyolojik değişmeleri kaydeden polar yeleği kullanıp,

Müsabakanın tüm sürecinde, kameradan video analiz, zaman-mesafe ölçer ile tahmin analizi yaparak bilimsel yöntem ve teknolojiyi kullanıp ‘maçın sonucu şansa bırakıp kader ve kısmete bağlamak’ yani bilim dışı gerekçeler sunmak çok akıllıca değildir.

Oyunun mantığı, bilimin kuralları ve bilginin gücünü bilmedikten sonra herkesin izlediği müsabakalar da kendi performans değerleri ve ideal performans değerleri arasındaki farktan habersiz olup şanstan, kaderden, nasipten bahsetmenin, birilerini veya bir şeyleri suçlamanın anlamı var mı?

Net kaçırılan bir fırsat beceriksizlik veya hatalı yenilen bir gol dikkatsizlik ürünüdür. Kazanmak için gerekli performansı göstermeyip müsabakayı ‘hayali ve gizemli’ bir hale getirip hakemlerin aracı edilerek ‘kurgulanmış’ gibi anlatmak en masum haliyle yanılmak ve yanıltmaktır.

Başarısızlığın, kendi anlayışımıza göre karşıtlığını değil bilim dünyasındaki düşünsel gerçekliğini görmek gerekiyor.

İleri görüşlü örneği olmayan bir anlayış, taktik ve stratejisiz bir müsabakada skor “sonuç” değil “neden”dir.

“Söylenen her yalan gerçeğe, yapılan her kötülük iyiliğe muhtaç.”

Kaybetme nedenlerinin sorgulanması ve bilimsel verilerle ortaya konulması anlayışla ilişkilidir. Düşünme, sorgulama, araştırma, anlama ve kavrama zeki insanlar için zor değildir. Bu nedenle ‘spor zeki insanların’ işidir. Çünkü zekâ; öğrenme ve öğrenilenlerden yararlanma yeteneği olduğu kadar problem çözebilme becerisidir.

Zeki insanların en önemli özellikleri; karşılaştıkları her durum veya olayın nedenini anlamaya çalışmaları, bunun altında yatan gerçeklerin neler olabileceğini sorgulamaları ve karşılaştıkları problemin üstesinden gelmek için çözümler üretmeye gayret etmeleridir. Yoksa yaşadığımız dünyada olup bitenleri anlamaksızın nasıl spor yaşamını sürdürülebilir, hatta kendi yaşantısında nasıl akıllıca kararlar verilebilir?

Doç. Dr. Recep CENGİZ

rcengiz1965@gmail.com

01.06.1965 Diyarbakır doğumlu. Lisans, Yüksek lisans ve Doktora eğitimini: Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor A.B.D.’da tamamladı.

Ulusal ve uluslararası bilimsel Kongre ve Sempozyumlarda 84 bildirisi bulunmaktadır.

Ulusal ve uluslararası spor bilimleri dergilerinde 45 yayınlanmış makalesi yer almıştır.

“O Küçe Senin Bu Küçe Benim”, “Kulübümüz Köklü, Camiamız Büyük Allah Kerim”, “Köşeli Yazılar”, “Top Patladı Şimdi Onarma Zamanı”, “İletişim”, “Sporda İletişim”, “Futbolda Yıldırma” ve “Her Sorun Futbola Gol Oluyor” kitaplarını yazdı.

TBMM ve bazı bakanlıklarda çeşitli komisyonlarda görev aldı.

Birçok ödül sahibi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan yazar evli ve iki çocuk babası.