rcengiz1965@gmail.com01.06.1965 Diyarbakır doğumlu. Lisans, Yüksek lisans ve Doktora eğitimini: Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor A.B.D.’da tamamladı.Ulusal ve uluslararası bilimsel Kongre ve Sempozyumlarda 84 bildirisi bulunmaktadır.Ulusal ve uluslararası spor bilimleri dergilerinde 45 yayınlanmış makalesi yer almıştır.“O Küçe Senin Bu Küçe Benim”, “Kulübümüz Köklü, Camiamız Büyük Allah Kerim”, “Köşeli Yazılar”, “Top Patladı Şimdi Onarma Zamanı”, “İletişim”, “Sporda İletişim”, “Futbolda Yıldırma” ve “Her Sorun Futbola Gol Oluyor” kitaplarını yazdı.TBMM ve bazı bakanlıklarda çeşitli komisyonlarda görev aldı.Birçok ödül sahibi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan yazar evli ve iki çocuk babası.
Adalet Bir Tek Hakemlerin Uzmanlık Alanı Değildir!
Müsabaka yönetiminde adalet algısı, sadece hakemler için değil, spor insanları tarafından her yönüyle anlaşılması gereken önemli bir konudur.
Hakemleri güvenilmez kişi konumuna getirip adalet aramak doğru bir yöntem değildir. Hakemlerin adil olmasını istiyoruz/sorguluyoruz, ya diğerleri… Yönetici, futbolcu, antrenör, taraftar veya futbol yorumcularının ‘adil olması ve oyuna adalet katması’ gerektiğini ‘neden’ düşünmüyoruz?
Düşündüğümüzde tuhaf değil mi?
Hakem, “müsabakada adaleti yaratan değil, uygulayandır.”
Bir müsabakanın adaletle yönetilmesi adaletli bir ortamda oynanmasına bağlıdır. Futbolcu, antrenör, yönetici ve taraftarda adalet duygusu gelişmemişse, Trabzonspor-Fenerbahçe maçının hakemi (üzerinde mutlaka durulması gereken yetenekli bir hakem) Oğuzhan Çakır örneğinde olduğu gibi hakem sadece adil olmak için çabalar ama bu onun ‘hata yapmayacağı’ anlamına gelmez.
Çünkü futbolda adalet; “Bir tek hakemlerin uzmanlık alanı değildir!”
Adalet, müsabaka anında ve sadece hakem kararlarında akla gelen şey olmamalıdır.
Hakem kararlarının nasıl algılandığı önemlidir. Bu algılama, tutumlara dönüşür, söylem ve davranışlarda karşılık bulur.
Örneğin;
Federasyon yönetimlerinde; görevi, yetkisi ve sorumluluğu olan insanlarda ‘hak, hukuk ve adalet’ duygusu gelişmeden/geliştirilmeden, demokratik bir anlayışla şeffaf, özgür ve işbirliği ortamı yaratılmadan adil bir müsabaka ortamı yaratıl(a)maz.
Kulüp yönetimlerinde; eşitlik sağlanmadan, haksız rekabetin önüne geçmeden, kurumsal bir kimlik oluşturulmadan, liyakat olmadan veya doğru kararlar verilmeden müsabaka yönetiminde adalet olmaz/olamaz.
Takım yönetimlerinde; antrenörler doğru takım yönetimi başarısı göstermeden, oyun kalitesini artırmadan, iletişim ve etkileşime olumlu katkı yapmadan veya takım disiplini korumadan hakemler olaysız maç yönetemezler.
Müsabakalarda; futbolcular oyun kuralları ve etik ilkelere uygun davranmadığında hakemler doğru karar veremezler.
Seyirci/taraftarlarda; kendi hakkı olanı istemek kültürü oluşmadan, hakem kararlarının haklı ve hakkı olanın lehine verilmesi kolay olmaz.
Sosyal medyada; adalet olgusu, hakem kararlarında beklentiye dönüştürülmemeli söylem ve eylemlerde yer bulmalıdır.
Sonuç olarak; hoşgörü gösterilmediği, duygudaşlık yapılmadığı, centilmen olunmadığı veya sakin kalınmadığı stresli bir müsabaka ortamında ‘hakem yine de adaletli olsun’ denilmesi meseleyi aşırı basitleştirmek ve sulandırmak değil midir?
01.06.1965 Diyarbakır doğumlu. Lisans, Yüksek lisans ve Doktora eğitimini: Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor A.B.D.’da tamamladı.
Ulusal ve uluslararası bilimsel Kongre ve Sempozyumlarda 84 bildirisi bulunmaktadır.
Ulusal ve uluslararası spor bilimleri dergilerinde 45 yayınlanmış makalesi yer almıştır.
“O Küçe Senin Bu Küçe Benim”, “Kulübümüz Köklü, Camiamız Büyük Allah Kerim”, “Köşeli Yazılar”, “Top Patladı Şimdi Onarma Zamanı”, “İletişim”, “Sporda İletişim”, “Futbolda Yıldırma” ve “Her Sorun Futbola Gol Oluyor” kitaplarını yazdı.
TBMM ve bazı bakanlıklarda çeşitli komisyonlarda görev aldı.
Birçok ödül sahibi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan yazar evli ve iki çocuk babası.