sonerbarim@hotmail.com
1973 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Turizm mezunu. Profesyonel İş Hayatına 1993 yılında Asos Eden Garden Hotel’de başladı. Konak Hotel, Oran Hotel, GK Regency Suites Hotellerinde yönetici – üst düzey yönetici olarak görev aldıktan sonra, 2018 yılından bu yana Sed Bosphorus Hotel İşletmeciliğini yapmakta, bunula birlikte My Activitiy Travel adında bir Seyahat Acentası bulunuyor. Ekol Drama ve İstanbul Tiyatrosu çatısı altında amatör olarak tiyatro yapıyor.
Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre Üyesi, Beylerbeyi Rotary Kulübü Üyesi, Değer Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi.
2001 yılından bu yana kendisi gibi Turizmci Berra Barım ile evli.
Bugünlerde Fenerbahçe Spor Kulübünün yaşadıklarını en güzel anlatacak atasözü bu olsa gerek. Türkiye’de Fenerbahçe karşıtlığı giderek vahim bir boyut almaya başladı. Rekabet elbette sürdürülebilir gelişimin olmazsa olmazıdır, lakin rekabet için eşitlik ilkesi olmazsa olmaz kavramlardan biridir. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bünyesinde yer alan tüm spor branşlarında şampiyonluğa oynaması ve finalin bir adının Fenerbahçe olması kulübümüzün kuruluş ilkelerine olan bağlılığı, disiplini ve bu doğrultuda sporcularına sunduğu modern teknoloji ve imkanlarla sürdürülebilirliğe olan inancı ile açıklanabilir. Tüm branşlarda yapılan bu büyük yatırım ve verilen büyük emekler neticesinde ortaya çıkan sonuç, dünyanın en büyük spor kulübü iddiasını, iddia olmaktan çıkarmış ve bir gerçek haline getirmiştir.
Fenerbahçe açısından hal böyleyken ülkemizdeki rekabet ortamı nasıl bir de bunu ele alalım. Futbol dışındaki branşlarda genellikle mücadelemizi büyük müesseselerin kurdukları takımlara karşı veriyoruz. Elbette sporun gelişmesi açısından müesseselerimizin yaptığı yatırımlar büyük bir öneme sahip ancak burada, yatırımlara benim kişisel olarak itirazım var. Şöyle ki; Spor Kulüplerinin asli görevi temsil ettikleri branşlarda iddialı bir biçimde mücadele etmek olmalı iken, kulüplerin genel tercihi sahip oldukları tüm kaynakları futbola ayırıp diğer branşları göz ardı ederek müesseselerin kulüpleşmesine yol açmasını sağlıyor. Önde gelen bazı müessese kulüplerimizden Güneş Sigorta 1986 yılında Vakıfbak 1988 yılında Arkas 1999 yılında kuruluyor. Eczacıbaşı ise spora 1950 yılında ilgi duymaya başlıyor 1966 yılında resmi spor kulübü hüviyeti ile voleybol, basketbol, masa tenisi ve satranç branşları ile mücadele veriyor. Bu müesseselerimiz tarih içinde büyük sporcular yetiştirip büyük başarılara imza atıyor. Görüldüğü üzere futboldaki büyük rekabet 1950 yılından sonra müessese takımlarını doğuruyor. Oysa, bu kıymetli müesseseler spor kulüplerine sponsorluk vererek ve alt yapılarını yöneterek de bu kıymetli hizmetlerini yapabilirdi. Böylece arkasında taraftar gücü olan spor kulüpleri elde edecekleri başarılarla daha fazla ses getirecek ve daha fazla spor branşının gençlerimiz tarafından tercih edilmesini sağlayacak ve belki de bugün futboldaki fanatizmin de bu boyutlara gelmesini engelleyebilecekti.
Gelelim futbola. Futbolda da Belediye takımlarına itirazım var. Şehir takımları olabilir, hatta ilçe bazında da takımlar kurulabilir ancak Belediyeler tüm bu yapının kesin olarak dışında tutulmalı. Spora siyaset sokmak diye bir suç varken sporun içerisine siyaset sokmak ve bunu legal olarak normalleştirmek ancak bizim ülkemizde olabilir sanıyorum. Neyse… Futbol demişken futboldaki bazılarının kabul etmediği kirli yapı, kirli düzen yazının başında belirmiş olduğum Fenerbahçe karşıtlığını toplumun tüm kesimlerine türlü enstrümanlarla yaymaya devam ededursun, bir de bu yapının siyasette, yargıda ve bürokrasinin içinde bulunan temsilcileri inanılmaz işlere imza atıyorlar.
Neler oldu?
Futbolumuz Galatasaray’ın yasadışı bahis skandalı ile çalkalanırken, Galatasaray bu sponsorluk anlaşmasının Türkiye Futbol Federasyonun’dan görüş alınarak yapıldığını, yapılan ihtarlardan sonra 30.09.2024 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini bildirdi. Bunun üzerine savcılık “kovuşturmaya yer yok” kararıyla soruşturmayı sonlandırdı. Üstelik TFF Bahis başlığına 3. bir fıkra eklendi. Bu fıkrada ise reklam panoları ve sair ekipmanlar için yeni cezalar tanımlandı. Süper Lig Kulüpleri için ilk ihlalde 2.500.000.-TL ikinci ihlalde 5.000.000.-TL, üçüncü ihlalde 10.000.000-TL ve takip eden her bir ihlalde 10.000.000-TL para cezasıyla birlikte -3 puan tenzil cezası şeklinde. Yani parasını verirsen 2 hakkın daha var diyorlar özetle. Kime diyorlar? Galatasaray Başkan Yardımcısı Niyazi Yelkencioğlu’nun anlaşma gereği paranın yarısını aldıklarını söylediği ancak Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in daha sonra bu sponsorluktan kasaya para girmedi dediği Galatasaray Spor Kulübü’ne.
Yetti mi? Yetmedi. Al sana taptaze bir algı çalışması. Fenerbahçe asbaşkanı Acun Ilıcalı ile sahibi olduğu TV8 kanalı ve Exxen dijital platformlarının yetkilileri hakkında, “yasa dışı bahse teşvik ve reklam” suçundan soruşturma başlatıldı. Oysa Acun Ilıcalı daha önce defalarca bu durumu anlatmasına rağmen demek ki yetmemiş. O zaman algı yaratmak isteyenler için bir kez daha buradan yazalım. Yurt dışındaki maçların reklam panolarının satışı ev sahibi ülke federasyonuna aittir. Yani yayını satılan alan TV kanalları canlı yayın esnasında bu duruma müdahale edemez ama söz konusu Fenerbahçe düşmanlığı olunca soruşturma da geliveriyor değil mi?
Galatasaray’da yaşanan ve üstü kapatılan yasa dışı bahis skandalı dışında bir dönem Galatasaray’da 2. başkan olarak görev yapan Fatih Altaylı Galatasaray’da yaşanan yasa dışı karaborsa iddialarını gündeme getirdi, sonra Galatasaray Kongre Üyesi ve eski yönetici Avukat Rezan Epözdemir Galatasaray’daki karaborsa bilet skandalı iddiasına ilişkin suç duyurusunda bulundu. Sonuç ne oldu veya bu konu sayın basınımız tarafından neden ele alınmıyor dersiniz?
Doğu Perinçek Galatasaray’ı ziyaret ediyor ve Çin’den kredi sağlanması konusu konuşuluyor. Sizce de ilginç değil mi?
Samsun Spor Başkanı Galatasaray maçından önce yani kendi kulübünün Galatasaray maçını kazanması halinde liderliğe yükseleceği maçtan önce gönlünden geçen skoru 1 – 1 olarak açıklıyor. Maç oynanıyor net penaltıları verilmiyor rakibi Galatasaray’ın attığı gol öncesi net bir faul çalınmıyor ama gönlündeki skor 1 – 1 olan başkandan çıt çıkmıyor. Enteresan bir bağlılık demek ki
Trabzon Belediye Başkanı’nın sürekli Fenerbahçe hakkında yaptığı mesnetsiz açıklamalara ne diyeceğiz? Bu gücü kimden veya kimlerden alıyor? Hakkında herhangi bir işlem neden yapılmıyor?
Bu anlattıklarım sadece son bir aydır yaşanan bazı gelişmeler. Düşünün şu yazdıklarımın sadece bir tanesi Fenerbahçe Spor Kulübün’de yaşansa kulübe emniyet güçleri gelir, didik didik aramalar yapılır, ilgililer emniyete götürülür, başkan ve bazı yöneticiler gözaltına alınır hatta tutuklanırdı. Amma abarttın sen de diyecek olanları şimdiden duyuyor gibiyim ama bu kulüp bunları 3 Temmuzda olmayan uydurulmuş sahte delillerle yaşadı kardeşim. Demem o ki bin beterini yaşatırlardı Fenerbahçe’ye ve Fenerbahçelilere.
Ama siz yine de Galatasaray Başkanına kulak verin. Ne diyor kendisi “Türk futbolunda bir yapı varsa Galatasaray’a karşı var.” Yapı, yapı, yapı, yapı diye konuşanlara sormak lazım aslında da. Tabii herkesin bir yani herkesin gözüyle onunla olan bir tespit var. Eğer Türk futbolunda yapı varsa zaten Galatasaray’a karşı bir yapı var.”
1973 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Turizm mezunu. Profesyonel İş Hayatına 1993 yılında Asos Eden Garden Hotel’de başladı. Konak Hotel, Oran Hotel, GK Regency Suites Hotellerinde yönetici – üst düzey yönetici olarak görev aldıktan sonra, 2018 yılından bu yana Sed Bosphorus Hotel İşletmeciliğini yapmakta, bunula birlikte My Activitiy Travel adında bir Seyahat Acentası bulunuyor. Ekol Drama ve İstanbul Tiyatrosu çatısı altında amatör olarak tiyatro yapıyor.
Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre Üyesi, Beylerbeyi Rotary Kulübü Üyesi, Değer Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi.
2001 yılından bu yana kendisi gibi Turizmci Berra Barım ile evli.