dr.hasirci@t-online.deTMOK Üyesi ve Fair Play Komisyonu üyesi olan Prof. Dr. Seyhan Hasırcı, Koblenz Landau Üniversitesi Spor Bilimleri Enstitüsünde ders verdi. İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi, 2003 ten beri Almanya Olimpik Spor Birliği bünyesinde bulunan Türkiye masası danışmanı olarak görevini sürdürmekte. UEFA Taraftar experi olan Hasırcı, 2014 Yılından itibaren Spor Psikoloğu olarak çalışmalar yapmakta.Prof. Dr. Hasırcı’nın Spor Psikolojisi alanında birçok kitap ve makaleleri bulunmakta.
Son günlerde özellikle spor alanlarında olsun genel yaşantımızın hemen hemen tüm alanlarında karşılaştığımız Adil olmayan davranışlara maaruz kalıyor ve yapanın yanında kar kalıyor mantığı ile yaşantimizi sürdürüyoruz! Bu davranış biçimleri ne kadar doğru? Oldukça düşündürücü!
Bu konuda her kişinin söyleyeceği çok şeyi olduğunu biliyorum! Fair Play’i bizler hep spor müsabakaları için yazılmış bir kural olduğunu düşünüyoruz ne varki bunun böyle olmadığını ve toplumun her alanında her yaşta ve her cinsiyette olan insanlarımızı da ilgilendirdiğinin altını çizmek isterim!
Aşağıda, fair play’e ilişkin farklı tanımlar yapmaya çalıştım ve her tanım aslından bir ders konusu olabilecek ve tartışabileceğimiz maddeler var! Benim sizlerden ricam okurken sadece sporu düşünmemenizdir bu kuralların hayatın her alanında geçerli olabileceğini düşünmemiz gerekir ki! İçerisinde yaşadığımız toplumun daha Fair daha Adil davranmasına belkide bir nebzede olsa katkı koyabilelim! İyi okumalar diliyorum.
Fair-Play Sporun vazgeçilmez önemli unsurlarından biridir, Fair-Play’in olmadığı spor tıpkı Cumartesi ve Pazar günü olmayan bir haftaya benzer, çok ağırdır ve herkes taşıyamaz.
Fair-Paly İnsanları başkalarına karşı saygılı olmak ve saygılı davranmaya davet etmektir, Tıpkı kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi, siz de başkalarına yapmayınız sözünde olduğu gibidir.
Fair-Play’in anlamı Rakibi bir düşman gibi değil, aksine sportif bir eş olarak görmektir ve partnerimizin düşünceleri, davranışına karşı saygılı olmak zorunluluğu vardır, o olmasa sizin müsabaka yapmanız mümkün değildir.
Fair-Play; Ortaya konmuş olan kuralların da arkasında yatan; Barışsever, İnsan sever, gerçekçi, adaletli olma, tolerans tanıma, dayanışmayı sevme ve egoist olmamak yatar.
Fair-Play; Öyle bir hedeftir ki! Asıl hedefin arkasında saklıdır ve bu hedefe erişebilmek için; insanın olgunlaşması gerekir ki; Bu daha çok küçük yaşlardan itibaren başlanmalıdır. Yüksek performans sporunda; “Daha hızlı, daha yüksek ve daha kuvvetli” kavramlarının içerisinde saklı ve de sakıncalı hiçbir şeyi kullanmadan spor yapmak yatar. Burada birey; Ben kimim ve daha da önemlisi ben neleri başarabilirim? Realist bir insan olarak düşünüp sınırlarımızı realist bir şekilde çizmek yatar.
Sporda hem kazanmak ve hem de kaybetmek vardır; Ancak adil oyun taraftarı olabilmeği başarmak oyunda her zaman kazanan taraf olduğunu unutmamalıyız. Bu kişiler her şeyden önce kendini aşan ve gelecekte gerçek yaşamda sürekli kazanan kişiler olacaklarını unutmamalıdırlar.
Fair-play bir ihtiyaçtır, bu ihtiyacı hissedebilmek, böyle davranabilmek o bireyin tanınmasına ve saygı duyulmasına neden olmalıdır. Genel olarak, adil olmayan kişiler oyunbozanlardır, Spor sporcuların karakterlerini aynen kopya eder.
Fair-play‘e giden yol bir öğrenme ve bir eğitim sorunudur; Bunun için bir eğitime ihtiyaç vardır, bunun için de bu eğitime çok erken yaşlardahatta aile içerisinde başlanmalıdır.
Örnek olabilmek oldukça önemlidir; özellikle de üst düzey sporcuların tüm tutum ve davranışları örnek olmalıdır. Ve kuşkusuz bu sporcuların oyun içerisindeki sorunlara yaklaşımları ve çözüme eğilimli olmaları da çok önemlidir.
Sporculuktan Spor adamlığına gidilen yolda var olan kuralları olduğu gibi Kabul edip bunları bir yaşam biçimi olarak kabul etmek vardır, bunların zor olması yolumuzu şaşırtmamalıdır ve bizleri yanıltmamalıdır.
Performansı manupile etmek, özellikle de Doping kullanmak; fair-play’e karşı çok büyük bir toslamadır ve Etik değerlerle hiç bir şekilde uyuşmaz.
Birinci sınıf sporcular için, şiddetle ve saygısızca davranmak çok gerekli bir şey değildir, genellikle buna ihtiyaç duymazlar!!!
Fair-play sadece sahada aktif olanların (çalıştırıcı, sporcu, hakem, idareci ve sporun paydaşları olan sorumlu yönetici) uyması gereken bir etkinlik değildir; bu konuda seyirci, aileler ve eğitimcilerin kuşkusuz Medyanın da uyması gereken önemli bir konudur.
Her kim ki Fair-play’e evet diyor ise; bu konuda sadece sporda değil, Birlikte yaşadığı toplum içerisinde insanlara karşıda aynı şekilde davranmalıdır. Tıpkı çalıştığınız kurumda, trafikte, politikada, aile içinde eşlerinize, çocuklarınıza karşı da adil davranmalısınız. Sadece spor alanında adil davranmak yeterli değildir. Kısacası vicdanının sesini duyup öyle davranan her kişi Fair Play’i içselleştirmiş demektir! Herkese fair play dolu bir yaşam dileklerimle…
TMOK Üyesi ve Fair Play Komisyonu üyesi olan Prof. Dr. Seyhan Hasırcı, Koblenz Landau Üniversitesi Spor Bilimleri Enstitüsünde ders verdi. İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi, 2003 ten beri Almanya Olimpik Spor Birliği bünyesinde bulunan Türkiye masası danışmanı olarak görevini sürdürmekte. UEFA Taraftar experi olan Hasırcı, 2014 Yılından itibaren Spor Psikoloğu olarak çalışmalar yapmakta. Prof. Dr. Hasırcı’nın Spor Psikolojisi alanında birçok kitap ve makaleleri bulunmakta.