Büyük Rezalet

Beşiktaş, Solskjaer döneminde çok hızlı bir çıkış yakaladı ve tekrar düşüşe geçti. Trabzonspor ve Eyüpspor maçlarında seyrettiğimiz Beşiktaş ile son iki maçtır seyrettiğimiz Beşiktaş’ın aynı takım olduğunu kabul etmek çok zor.

Aslında düşüş Kayserisppor maçında başlamıştı. Ancak skor üstünlüğü yakalandığı için düşüş çok fazla göze batmadı. Kayserispor maçında Mert Günok üç kez rakiple karşı kalıp, o kritik kurtarışları yapmasa, takımdaki düşüş daha o maçtan fark edilecekti.

Bir takımın bu kadar çabuk düşüş yaşaması için geçerli nedenleri olması gerekir. Bu nedenlerden biri, takım gözünde lig iddiasının yitirilmesi olabilir. Şampiyonluk iddiası bitmiş olabilir ama ulaşılabilecek en iyi yer olan üçüncülük için savaşılması gerektiğinin farkında olmaları gerekir.

İkinci neden de oyuncu aylıkları olabilir. Şayet yeni yönetim oyuncu aylıklarını, sermaye artışı sonrasına bıraktıysa futbolcular bu yüzden de isteksiz oynuyor olabilir. Şayet bu nedenle oynamıyorlarsa bu takımın yüzde sekseni sezonu yollamak gerekir.

Geçen haftaki maç yorumumda, Beşiktaş’ın üç stoperle sahaya çıktı maçların çoğunu kaybettiğini yazmıştım. Bu hafta da hoca yine üç stoperle maça başladı. Tayyip Talha’nın sağ bekte oynamayacağı geçen hafta net olarak görülmüştü. Hocanın bu ısrarını anlayamadım. Nitekim yenilen golde de Tayyip Talha’nın pozisyon hatası vardı; rakiple top arasında yer alması gerekirken, rakibin arkasında kaldı ve golü yedik.

Takıma bir bütün olarak baktığımızda, “Aferin, iyi oynadı” diyebileceğimiz tek bir oyuncu yoktu. İlk yarıda direkten dönen iki şut var ama bu iki şut dışında da bir pozisyon yok. İstatistik olarak baktığımızda, toplam 26 şut var, isabetli şut sayısı ise beş. Bu kadar şut atıp golü bulamamanın temel nedeni ise futbolcuların laubalilikleridir. İşi biraz ciddiye alıp, o şutları atsalardı en az biri gol olabilirdi.

Bu maçın en kötülerinden biri Rafa Silva idi. Rafa oyuna ağırlığını koyamadığında Beşiktaş dümeni kırılmış tekne gibi savrulup duruyor. Immobile’yi artık konuşmak bile istemiyorum. Rafa’nın ceza sahasında verdiği pasla, bir anda kaleciyle karşı karşıya kaldı. Ama o kadar ağır ki topu rakibin üstene vurdu.

Konyaspor 27.dakikada 10 kişi kaldı. Yani en az 60 dakika 10 kişi oynayacaklar derken, 64.dakikada 9 kişi kaldılar. Maçın son bölümlerinde rakibe ikinci golü atma şansını bile verdiler. Keyta bir anda Mert’le karşı karşıya kaldı; biraz düzgün vursa takımını 2-0 öne geçirebilirdi.

Otuz yedi dakika 10 kişi, 26 dakika ise 9 kişi oynayan bir takımı yenemiyor olmayı tek bir kelime ile tanımlayabilirim; REZALET!

Futbolcular bu rezaletin ne kadar farkında bilmiyorum. Ama onlara bu rezaletin faturasını bir şekilde ödetmek gerekir. Galatasaray maçında da bu performansı gösterirlerse maçın nasıl bir hezimetle bitebileceğini düşünmek bile istemiyorum. Umarım Galatasaray maçına kadar kendilerine gelirler…

Hayri CEM

1959 İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu. Türkiye’nin ilk kamuoyu araştırma şirketlerinden olan Bileşim İnternational’ın, ilk reklam araştırmaları şirketi Bileşim Medya’nın ve ilk TV rating ölçüm şirketi AGB Anadolu’nun kurucusu. Çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Darüşşafaka Cemiyeti, Darüşşafaka Spor Kulübü, Darüşşafakalılar Derneği ve Beşiktaş Jimnastik Kulübünde yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. TMOK’da Filateli ve Numismatik Komisyonu Başkanlığı yaptı.