İyi Başlayıp, Kötü Bitti

Pazar günü iyi başlayıp kötü biten sadece Fenerbahçe derbisi değildi. Aynı gün sabah başlayan ve 7,5 saat süren Olağan Mali Genel Kurul da iyi başlayıp kötü bitti. Mali Genel Kurul ile ilgili izlenimlerimi bir sonraki yazıya bırakıp, maça dönelim.

Sergen Hoca her maç farklı bir kadroyla sahaya çıkıyor. Hafta boyunca futbolcularla birlikte olan ve performanslarını en iyi gören kişi kendisi olduğundan, tercihlerini eleştirmek haksızlık olur. Ancak, kadronun ana iskeletinin henüz oturmamış olması, Sergen Hocanın futbolcu kadrosundan mutlu olmadığının da bir göstergesidir.

Beşiktaş maça çok istekli başladı. Ön alanda yaptığı baskıyla Fenerbahçe’nin hücum organizasyonunu engelledi. Bu baskının sonucunda 5. dakikada El Bilal Touré, 22. dakikada Emirhan Topçu’nun golleriyle skor 2-0’a geldi.

Tam Fenerbahçe dağılma psikolojisine girmişken, 26. dakikada Orkun Kökçü rakibinin baldırına yaptığı kontrolsüz müdahale sonucu kırmızı kart gördü. Bu karta itiraz etmek mümkün değil. Son derece haklı bir kırmızı karttı. Pozisyona tepki gösteren Sergen Hoca da hakemlerin uyarısı sonrası kırmızı kartla oyun dışı kaldı.

Orkun’un bu davranışı Beşiktaş’a ağır zarar verdi. Üstelik bu, sezonun ilk kırmızısı da değil. Başakşehir maçında da takım 2-1 öndeyken, 90+7’de kırmızı kart görmüştü.
Fenerbahçe maçındaki pozisyon ise çok daha sorumsuzcaydı. Takım 2-0 öndeyken, 26. dakikada, rakip ceza sahasına uzakta, tehlike yaratmayan bir durumda bu müdahale kabul edilemez. Böyle bir risk ne skorla ne zamanla ne de oyun aklıyla bağdaşır. Yıllık 5 milyon Euro kazanan ve toplam maliyeti yaklaşık 50 milyon Euro olan bir oyuncunun böyle bir sorumsuzluk hakkı yoktur.

Sergen Hoca açısından da durum farklı değil. Artık yedek kulübelerinde monitör var; pozisyonu izleyip öyle tepki verebilirdi. On kişi kalmış takımını kenardan yönetme şansını kendi eliyle kaybetti. Oyuncusunun hata yaptığı bir anda teknik direktörün de aynı refleksi göstermesi, sorumluluğu daha da büyütür.

Ancak yenilginin sorumluluğunu sadece Orkun ve Sergen Hoca’ya yüklemek eksik olur. Yönetimin de en az onlar kadar payı vardır.

Kenarda oturan beş oyuncunun Beşiktaş’a maliyeti toplam 68 milyon Euro. Orkun’u da dahil edersek, bu sezonki transfer harcaması yaklaşık 118 milyon Euro’ya ulaşıyor.
Bu transferlerin beşi kulübede oturuyorsa ve bu kadroyu oluşturan teknik direktörü de yine mevcut yönetim getirdiyse, ortada ciddi bir yönetim zaafı var demektir.

Bu yönetim, 120 milyon Euro harcayarak bu beceriksiz takımı yarattıysa, Genel Kurulda tartışmaya açık bir şekilde ibra edildiyse ve bütçesi onaylanmadıysa, oturup düşünüp, Beşiktaş için en hayırlı karar neyse onu alması gerekir.

Hayri CEM

1959 İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu. Türkiye’nin ilk kamuoyu araştırma şirketlerinden olan Bileşim İnternational’ın, ilk reklam araştırmaları şirketi Bileşim Medya’nın ve ilk TV rating ölçüm şirketi AGB Anadolu’nun kurucusu. Çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Darüşşafaka Cemiyeti, Darüşşafaka Spor Kulübü, Darüşşafakalılar Derneği ve Beşiktaş Jimnastik Kulübünde yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. TMOK’da Filateli ve Numismatik Komisyonu Başkanlığı yaptı.