Şeytanın Bacağı Kırıldı

Dört maçlık şanssızlık zincirinin ardından Beşiktaş, nihayet hem skoru hem özgüveni geri aldı. Bu galibiyet yalnızca üç puan değil, aynı zamanda üzerindeki kara bulutların dağılmasıydı.

Beşiktaş’ın son haftalarda yaşadığı kayıplar, rakiplerin üstünlüğünden çok kendi bireysel hatalarının sonucuydu. Üst üste gelen puan kayıpları camiada sabrı tüketmişti. Beşinci maçta yeni bir hayal kırıklığına kimsenin tahammülü kalmamıştı.

Daha ikinci dakikada gelen gol, tribünlerdeki endişeyi dağıtan ilk kıvılcım oldu. Abraham’ın şutunu “şans golü” diye küçümseyenler olmuş. Oysa futbolda önemli olan, kaleyi gördüğün anda tereddüt etmeden vurabilmektir. Şutun rakibe çarpıp gol olması, değeri eksiltmez; tabelada “yarım gol” diye bir şey yazmaz.

Djalo’nun 27.dakikadaki klas kafa vuruşu, Beşiktaş’ın sadece skor üstünlüğünü değil, oyun cesaretini de yükseltti. İlk yarı 4-0 bile bitebilirdi. El Bilal Touré’nin direkte patlayan kafa şutu, gecenin en talihsiz anlarından biri olarak akıllarda kaldı.

Antalyaspor’un gole yaklaşabileceği tek senaryo, Beşiktaş’ın kendi elleriyle hediye edeceği bir hataydı. Öyle de oldu. Rıdvan’ın geri pasını kapan Boli’yi iki stoperin müdahalesine rağmen golü attı. Bu gol aynı zamanda Antalyaspor’un da kaleyi bulan ilk şutuydu..

Rıdvan’ın henüz hazır olmadığı açık. Bu tespit, tek bir hatadan değil; fiziksel yetersizlikten ve ikili mücadelelerdeki zayıflığından geliyor. Jurásek’te ise tam tersi bir durum var: Fizik mevcut, teknik sınırlı. Kısacası Beşiktaş’ın transfer listesine bir sol bek daha eklenmeli.

Gol sonrası taraftar da sahadaki futbolcular da aynı duyguyu yaşadı: “Yine mi?” Neyse ki bu kez maç kaderine terk edilmedi. Oyuna girenler rakibin kurmaya çalıştığı baskıyı kırdı, ritmi topladı ve üçüncü golle maçı kopardı.

Rafa Silva sahada olmadan da kazanılabiliyor, doğru… Ama o oynasaydı skor daha farklı olabilirdi. Beşiktaş’ın hız ve teknik açısından en özel silahı. Umarım bu değeri günlük kaprislere ve sosyal medya trollerine kurban etmeyiz.

Bu galibiyetin sadece üç puan değil; Beşiktaş’ın “makûs talihi” yendiği maç olarak kayda geçeceğine inanmaktayım.

Hayri CEM

1959 İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu. Türkiye’nin ilk kamuoyu araştırma şirketlerinden olan Bileşim İnternational’ın, ilk reklam araştırmaları şirketi Bileşim Medya’nın ve ilk TV rating ölçüm şirketi AGB Anadolu’nun kurucusu. Çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Darüşşafaka Cemiyeti, Darüşşafaka Spor Kulübü, Darüşşafakalılar Derneği ve Beşiktaş Jimnastik Kulübünde yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. TMOK’da Filateli ve Numismatik Komisyonu Başkanlığı yaptı.