avnikupeli@hotmail.comTRT’de, uzun yıllar muhabir, spiker ve haber-spor dairesi başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Türk Televizyonlarının ilk basketbol programı olan “Pota”yı 18 yıl aralıksız hazırlayıp, sundu. Bu dönem içinde TRT’nin yurt içi ve yurt dışında yayınladığı basketbol maçlarının televizyondan anlatımında bulundu. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı da yapan, TMOK üyesi ve sürekli basın kartı sahibi. İstanbul Nişantaşı ve İstinye Üniversitelerinde Öğretim Görevlisi olarak yer alıyor.
Süper Lig tarihinde 2021-2022 sezonunda ilginç bir “ilk” yaşandı. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray aynı sezonda teknik direktörleri ile yollarını ayırdılar. Geçen sezonun şampiyonu Beşiktaş’ın yanı sıra Fenerbahçe ve Galatasaray sezona yıldız isimler ile başlamalarına rağmen bir türlü istenilen sonuçlara ulaşamayınca, fatura teknik direktörlerine kesildi. Önce Beşiktaş’ta Sergen Yalçın, ardından Fenerbahçe’de Vitor Pereira ve sonunda da Galatasaray’da 4. Fatih Terim dönemi sona erdi. Böylece 3 büyük kulüp bir sezonda aynı kaderi paylaşmış oldu.
Bu gelişmelerin ardından kulüplerimiz öncelikle bir yandan harıl-harıl yabancı teknik direktör adaylarına yönelirken diğer yandan da süper Lig’deki konumlarına yoğunlaşmak zorunda kaldılar. Üç büyük kulübün de puan cetvelindeki durumları ortadaydı. Trabzonspor açık ara puan farkı ile almış başını şampiyonluğa doğru ilerliyordu. O halde ne yapılmalıydı?
Mutlaka yabancı bir teknik direktör bulunmalı mıydı, yoksa eldeki “öz kaynaklar” ile sezon tamamlanmalı mıydı? İşte bu açmaz içindeki ilk kulüp olan Beşiktaş’ta, U19 takımının teknik direktörü Önder Karaveli (A) takımın başına risksiz bir ortamda getirildi ve gidişata göre duruma bakarız denildi. Hiç kimsenin umudu yoktu ama Önder Hoca bir anda Beşiktaş camiasının can simidi oldu. Sergen Yalçın’dan görevi devraldıktan sonra çıktığı maçlarında şu ana kadar sadece bir kez Konya deplasmanından eli boş dönen Önder Karaveli yönetimindeki Siyah Beyazlılar, Doha’da Antalyaspor’u penaltı vuruşları sonunda yenerek, Lig Şampiyonluğu ve Türkiye Kupası’nın ardından Süper Kupayı da müzesine götürdü. Böylece Beşiktaş’ta sezon başından beri sürekli asılan taraftar suratlarına yeniden gülümseme geldi. Peki Beşiktaş’ta ne olmuştu? Tutması fazla beklenmeyen “öz kaynaklar aşısı” tutmuştu. Kısaca, oyuncular Önder Karaveli’ye, Önder Hoca’da oyuncularına inanmış ve güvenmişti. Bu manevi gönülden alışveriş, süper kupa ödül törenine de yansımış, takımın birinci ve ikinci kaptanları olan Atiba ve Vida ikilisine verilen Süper Kupa, üçüncü bir el olan Önder Hoca ile birlikte havaya kaldırılmıştı. O halde şimdi sırada ne var dersiniz? Şimdi sırada, Siyah Beyazlı Kulübün düzenleyeceği özel bir tören ile Önder Karaveli’yi Beşiktaş Teknik Direktörü olarak resmen ilan ederek hem Karaveli’nin şahsını onurlandırması hem de büyük bir kulübe yakışan dik duruşu sergilemesi var. Bekleyelim ve görelim..
Kara Kartallarda bundan sonrası nasıl olur bilinmez ama bilinen bir gerçek varsa o da fırsat verdiğiniz taktirde öz kaynaklarınızdan başarılı teknik direktörler (Önder Karaveli) ve elit oyuncular (Emirhan İlkhan, Demir Ege vb.) çıkarabileceğinizdir.
Kuruldukları ilk yıllardan itibaren şampiyonluk ve kupa kazanma dışındaki dereceleri başarı olarak kabul etmeyen bu üç kulübün taraftarı da doğal olarak takımlarının başında öncelikle yabancı tanınmış isimleri görmek ister. Bu durum da büyük kulüplerimizi sürekli olarak bir yol ayırımında bırakır ki işte o zaman; “ayıkla pirincin taşını”…
Beşiktaş örneği karşısında Fenerbahçe ve Galatasaray kulübü Başkanları önceleri çok düşündüler ama sonunda taraftar baskısını da dikkate alarak rotalarını tanınmış yerli ve yabancı hocalara çevirmekten geri kalmadılar. Bu arada teknik direktörler konusunda yaşanan sorunlar, ligdeki olumsuz gidişatlar ve devre arası transfer çalışmalarının askıya alınmış olması nedeniyle Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve Galatasaray Başkanı Burak Elmas’ın koltukları da sorgulanır hale gelmiş durumda.
Yine de ne olursa olsun henüz bir marka değeri bulunmayan, kısır döngüler içindeki futbolumuzda yeni yerli teknik direktörlerimizin ve yeni elit yerli oyuncularımızın çoğalmasından yana olduğumuza göre, bu olumsuz tablo içinde öz kaynaklardan yeni yüzler ile risk almaya değmez mi, ne dersiniz?
TRT’de, uzun yıllar muhabir, spiker ve haber-spor dairesi başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Türk Televizyonlarının ilk basketbol programı olan “Pota”yı 18 yıl aralıksız hazırlayıp, sundu. Bu dönem içinde TRT’nin yurt içi ve yurt dışında yayınladığı basketbol maçlarının televizyondan anlatımında bulundu. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı da yapan, TMOK üyesi ve sürekli basın kartı sahibi. İstanbul Nişantaşı ve İstinye Üniversitelerinde Öğretim Görevlisi olarak yer alıyor.