Türk Spor Ajansı

YAKLAŞTIKÇA UZAKLAŞIYORUZ

A+
A-
17.03.2023
99
ABONE OL

Avrupa kupası maçlarında son temsilcilerimiz, Başakşehir, Fenerbahçe ve Sivasspor liglerinde zor günler geçiren rakipleri Gent, Fiorentina ve Sevilla’ya elendi.

İç saha önemli bir avantaj ama bu avantajı kullandıran oyun kalitesi, mücadele gücü, zekâ, motivasyon gibi faktörlerin rakipten daha iyi kullanılmasıdır. Başakşehir ve Sivasspor akıl ve zekâ yerine duygu ile hedefe ulaşmaya çalışırken iç saha avantajını kullanamadılar. Avrupalıların analiz yeteneği, reaksiyon becerisi ve sihirli taktiği ‘sabır’ tuzağına düştüler.

Başakşehir ve Sivasspor’un avantajlı çıktıkları maçta 4-1’lık farklı skorla, Fenerbahçe’nin rakibine üstün oynadığı maçta penaltı golü ile öne geçip elenmesi tıpkı ülkemizin, Avrupa Birliğine giriş sürecine benziyordu “yaklaştıkça uzaklaştık.”

Takım ayırmaksızın müsabaka atmosferlerinin büyük bölümünde (taraftarlık duygularında, oyunun zevk ve heyecanında) beraberdik. Yalnız, Fenerbahçe maçında oyunu yavaşlattığı için Sevilla kalecisi Dmitrovic’e yabancı madde atılıp, Fenerbahçe’nin oyun ritminin bozulmasına neden olunması ‘aptalca’ Sivas maçında oyunun sonlarına doğru iki taraftarın sahaya girip, Fiorentinalı oyuncu Bianco’ya yumruk atıp burnunu kırması ‘utanç verici’ydi.

Şiddet bu insanların neden vazgeçilmezi?

Bu maçlar, Türk futbolunda bir kez daha eksiklik ve çarpıklıklarımızı, olduğumuz ve olmak istediğimiz düzeyi gün yüzüne çıkardı.

Taktiklerimizin literatürde yeri vardı ama güçlü takımlara uygulama şansı yoktu. Avrupalı takımların oyun anlayışları futbolcularımızın yetenek ve becerilerini sergilemelerine müsaade etmedi. Futbolcularımızı oynaması gerekene değil,  aklına geleni oynamaya zorladı.

Sonuç olarak, çağdaş futbolun; bizim düşündüğümüz gibi değil, inanmak isteyeceğimizden çok daha fazla onların oynadığı gibi olduğuna hiç kuşkumuz kalmadı.

Çağdaş futbol daha hızlı ve teknik oynanıyor. Biz bu ikilinin dengesini bir türlü tutturamadık.  Ya hızlı oynuyoruz teknik yavaş, ya teknik oynuyoruz hız yavaş…

Bu sadece, üç takımımızın sorunu değil ülke futbolunun sorunudur.

Milli ve kulüp takımlarımız üst düzey takımlarla oynadıklarında, insanın anlamakta güçlük çektiği bir oyun ortaya çıkıyor. Rakipleri takım kurgusu, oyuncu ve oyun kalitesi, bizlere iyi yönetim, doğru oyuncu tercihi ve kötü futbol arasındaki sınırı öğretiyor.             

Futbol algı ve anlayışımız bunu gerektiriyor. Gördüğümüze değil, görmek istediğimize inanıyoruz. Oysa basit bir akıl yürütmeyle şu sonuca varabiliriz: Avrupa takımlarına karşı, Türk takımlarının gerçekçi olmayan biçimde yüceltilmesine dayalı duygu yüklü tutumlar futbolumuza katkı sağlamıyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.