ATATÜRK’ÜN KIZLARI…

Dünya Lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün kızları kazandıkları büyük başarılara rağmen hiçbir zaman şımarmadılar. Geçen yıl kazanılan başarıların sonunda, sosyal medyada kızlarımızın kıyafetlerini beğenmeyen, üzücü tenkitler yapan kişiler, istisnalar hariç, ülke olarak gurur duymuş, çok mutlu olmuştuk. Yapılan bu üzücü tenkitlere rağmen, her başarının sonunda kızlarımız gururla; “bizler Atatürk’ün kızlarıyız” dediler, yollarına devam ettiler. Varsın 16 saat süren Amerika yolculuğunda ekonomi sınıfında seyahat etsinler, önemsemediler bile. Uzun yolculuğa rağmen, ülkemizin başarısı için ne gerekiyorsa yaptılar ve yapıyorlar. Bu davranışta, birçok sporcuda olması gereken milli duygular ve asalet vardır. Ancak ne yazık ki, takım halinde diğer bazı branşlarda bunu göremiyoruz. Kızlarımız müsabakalara önce ülkem anlayışıyla çıkıyorlar. Antrenmanlarda ve müsabakalarda sadece başarıyı düşünüyorlar. Hakemlere bahane bulmuyorlar, galip geldikleri zaman aşırı gösteriş yapmıyorlar, rakiplerini küçümsemiyorlar, rekorları alt üst ederek dünyanın devlerini mağlup ediyorlar ama hep mütevazi ve centilmence davranıyorlar. Dünya şampiyonu oluyorlar tarifeli uçakla gidip geliyorlar, özel uçak bile istemiyorlar. Magazin haberlerine gerek duymuyorlar, konu olmuyorlar. Çok meşhur oldukları halde hiç kimseye uzak durmuyorlar, halktan biri gibi davranıyorlar. Spor, sanat, siyaset alanlarında meşhur olan bazıları gibi halktan uzak değiller. Şakalaşıyorlar, çocuklar gibi eğleniyorlar, erik dalı oynuyorlar ama şımarmıyorlar. Meşhur, özel ve ayrıcalıklı olduklarını bile fark ettirmiyorlar. Her galibiyette ülkemizin gururu oluyorlar. Ülkemiz kadınının çağdaş yüzünü dünyaya sergiliyorlar, tüm dünyaya voleybolda, var olduğumuzu gösteriyorlar. Başarı için verilen primlerin hesabını yapmıyorlar.

Hatırlanacağı üzere geçen yıl dünya birincisi olduğumuz müsabakadan sonra, Voleybol Federasyonu Başkanı’nın kızlarımıza hitaben; “Şampiyonluk için ne versek az. Prim olur, başka bir şey olur. Tüm özel isteklerinizi yerine getireceğiz, şimdi söz sırası sizde” konuşmasının ardından, İtalyan Hoca, “Bu konuda konuşması gereken oyuncularım” diyerek sözü Kaptan Eda Erdem’e bırakmış, Kaptan Eda Erdem’in; Atatürk’ün sporcu kızları, ülkesi adına kazandıkları başarıyı pazarlık konusu yapmaz. Ne prim ister, ne de başka bir şey. 85 milyona yaşattığımız mutluluk bize yeter” cevabı, ardından A Milli Kadın Voleybol Takım oyuncusu Zehra Güneş’in; “Biz Türk kadınları olarak, Atatürk’ün gösterdiği yolda ışık tutarak, gelecek nesillere rol model olmaya çalışıyoruz” cevabı, bu güne kadar hiçbir takım başarısında görmediğimiz, yaşamadığımız, para ile ölçülemeyen, gurur veren tarihi cevaplardır. Ülke olarak kızlarımızla gurur duyuyoruz.

Geçen yıllarda futbolda,  A Milli Takım Teknik Direktörleri ve futbolcuların,  Milli Futbol karşılaşmalarına çıkmadan önce Türkiye Futbol Federasyonu Başkanları ile yaptıkları çirkin  prim pazarlıkları da unutulmuş değildir. Benzer bir olay da Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanlık döneminde 2010 yılında Dünya Basketbol Şampiyonasında dünya ikincisi olan A Milli Basketbol Takımımıza, 12 Dev Adam’ın her birine (1.5) birer buçuk milyon lira ve 500 altın verileceğini açıkladı. Medyada yer alan haberlerde; “Hido yine maddiyat dedi, Erdoğan’ı güldürdü. Takım kaptanı Hidayet’in maddiyatla ilgili sözleri Erdoğan’ı güldürdü” şeklinde yer aldı. Dikkat edilecek olursa her iki branşta erkek milli takımlarımız kızlarımızın aksine, başarıda önce maddiyat diyorlar. Halbuki ülkemizin Milli Takımında görev almak büyük bir gurur ve onurdur.

Dikkat edildiğinde, bu açıklamalarla milli müsabakalarda kızlarımızın, önce ülke ve milli takım düşüncesi açıkça görülmektedir. Bu anlayış ile kızlarımızın Dünya Birinciliği, Avrupa Şampiyonluğu, 2024 Paris Olimpiyatlarına katılma başarıları ve devam eden 2024 Milletler Lig’inde birinci ve ikinci haftada aldıkların sonuçlarla dünyaya, “ülkemizin bir voleybol ülkesi” olduğunu bir kez daha gösterdiler. Kazanılan başarılarla voleybolumuz, milli takımları ve kulüpleriyle dünyada önemli bir marka oldu. Bu nedenle de kızlarımıza ne kadar teşekkür etsek az olur.

Kızlarımızın bu olağan üstü başarıları, saygınlıkları, voleybolda dünya birincisi olmaları nasıl oldu diye sorguladığımızda; sağlıklı ciddi ve inanarak adım adım uygulanan bir projenin olduğunu görüyoruz. Hatırlanacağı üzere 2001 -2010’lu yıllarda uzun bir süre basketbol branşı en popüler spor dalı olarak görülüyor ve yaşanıyordu. O yıllarda voleybolda şimdiki gibi başarı yoktu. Uygulamaya geçirilen projede Basketbol Federasyonu’nun çalışmaları örnek alınıyordu. Günümüzde ise tam aksi oldu ve Kadın Voleybol A Milli Takımımız voleybolda marka olan dünya devlerini, ABD, Almanya, Sırbistan, Çin, Rusya, Brezilya, Japonya, İtalya gibi devleri geride bırakarak hepsini tek tek mağlup ederek hak ettiği yere, dünyanın zirvesine yerleşti. Dileğimiz çok uzun bir süre bu unvanı korumaları, gelen gençlere ve tüm sporculara örnek olmalarıdır. Bu olmayacak bir durum değildir.

Bu başarı nasıl kazanıldı, nasıl böyle oldu? Zira geçen zaman içinde basketbol başarılarına devam edemez iken, voleybol yükselmeye başladı. İstanbul’da basketbolun mabedi olarak görülen Spor ve Sergi Sarayı, ardından Abdi İpekçi Spor Salonu yıkıldı. Voleybolda ise hemen hemen her şehirde yeni bir salon ve hemen yanına kamp merkezi olarak kullanılabilecek oteller yapıldı. Dileğimiz, inşaatı devam eden yeni Abdi İpekçi Spor Salonu hizmete girdiğinde Basketbol eski günlerine kavuşur. Basketbolda erkekler ön planda tutulurken, voleybolda kızlara da çok önem verildi. Basketbolda yabancılara ağırlık verilmesiyle kendi sporcularımız yetişmez oldu. Voleybol ise sporcu fabrikalarına dönüştü. Ülkemizin doğu, batı, kuzey, güney bütün bölgelerinde açtığı voleybol fabrikaları ile alt yapıdan birçok yetenekli çocuklarımızı, sporcuları eğitti ve başarılı oldu. Bu durum başarıda teknik bir bölümdür. Ancak etik değerlere baktığımızda yukarıda değindiğim gibi, 2010 yılında başarılı Basketbol Takımımızın kaptanı yetkililerden daha fazla prim almak için imkanları zorlarken, voleybolda kızlarımızın kaptanı, “Ne primi, Türk halkına yaşattığımız mutluluk bize yeter” , diğer bir sporcu kızımız da “Bizler Atamızın kızlarıyız” dediler. Bu nedenle, “Filenin Sultanları yerine, “Altın Kızlar” diye anılmaya başlandılar.

Bu yıl gerçekleştirilmekte olan 2024 FIVB Kadınlar Voleybol Milletler Ligi 14. Mayıs’ta Antalya’da başladı, Haziran 2024 tarihinde sona erecek. Üç aşamada yapılan karşılaşmaların birincisi Antalya’da, ikincisi Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirildi. Üçüncüsü ve final turu Tayland’ın Bangkok şehrindeki “Huamark Kapalı Stadyum’unda” gerçekleştirilecek. İlk iki aşamayı başarıyla gerçekleştiren kızlarımızın, üçüncü aşamada da başarılı olmaları en büyük arzumuzdur.

Tayland Hongkok’taki müsabakalarda rakiplerimiz aşağıdadır.

12.Haziran.2024 saat 12.00 Türkiye-Tayland

13.Haziran.2024 saat 15.30 Dominik Cumhuriyeti-Türkiye

15.Haziran.2024 saat 15.30 Çin- Türkiye

16.Haziran.2024 saat 12.00  Türkiye- Brezilya

Bütün mesele ileriyi görerek inanmak ve inanarak ciddi çalışmaktır. Kısa vadeli günlük projelere değil, uzun vadeli kalıcı projelere yer vermektir. Kızlarımız yoğun bir tempo içinde takım oyunu oynuyorlar. Geçen yıl 16 takımın bulunduğu Milletler Liginde namağlup şampiyon oldular. Amerika Birleşik Devletlerini 27 karşılaşmadan sonra evinde ilk kez Voleybol Kadın Takımımız yendi. Şimdi yine, 02.Haziran.2024 tarihinde Amerika Voleybol Takımını evinde bir daha mağlup ettiler. Kaldı ki; Amerika Birleşik Devletleri Takımı son Olimpiyat Şampiyonudur ve hiç eksiği yoktur. Ama kızlarımızdaki kazanma isteği, arzusu ve hırsı daha yüksektir.

Bahri VRESKALA

bahrivreskala@gmail.com

İstanbul-İzmir Gençlik ve Spor e. İl Müdürü, TMOK Konsey Üyesi, İzmir Kulüpler

Birliği Kurucu ve Danışma Kurulu Üyesi, Türkiye Futbol Adamları Derneği İzmir

Şube Başkanı, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Ege Tenis Eğitim Vakfı

Kurucu Üye ve Başkanı, Atletizm, Futbol, Masa Tenisi, e. Hakemi, Atletizm, Sualtı

Yüzme Federasyonları e. Üyesi.