rcengiz1965@gmail.com01.06.1965 Diyarbakır doğumlu. Lisans, Yüksek lisans ve Doktora eğitimini: Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor A.B.D.’da tamamladı.Ulusal ve uluslararası bilimsel Kongre ve Sempozyumlarda 84 bildirisi bulunmaktadır.Ulusal ve uluslararası spor bilimleri dergilerinde 45 yayınlanmış makalesi yer almıştır.“O Küçe Senin Bu Küçe Benim”, “Kulübümüz Köklü, Camiamız Büyük Allah Kerim”, “Köşeli Yazılar”, “Top Patladı Şimdi Onarma Zamanı”, “İletişim”, “Sporda İletişim”, “Futbolda Yıldırma” ve “Her Sorun Futbola Gol Oluyor” kitaplarını yazdı.TBMM ve bazı bakanlıklarda çeşitli komisyonlarda görev aldı.Birçok ödül sahibi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan yazar evli ve iki çocuk babası.
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları açılış töreni ilk kez stadyum dışında yapıldı.
Törene katılan delegasyonların Sen Nehri’ndeki 6 km’lik yolculuklarında muhteşem estetiğe sahip tarihi ve turistik mekânlar Notre Dame Katedrali, Paris Belediye binası, Louvre Müzesi, Tuileries Bahçesi, Les Invalides Anıtı, Grand Palais (Büyük Saray) ve Eyfel Kulesi önünden geçilmesi yaratıcı, galaktik ışık gösterisi ve şehrin farklı noktalarına yerleştirilen 80 dev ekran etkileyiciydi.
Sen nehrindeki geçit töreninde, Fransa’nın eski sömürgelerinden Cezayir olimpiyat sporcularının, Fransa adına yarışan Cezayir kökenli sporcuların dikkatini çekmese de 1961 yılında Paris’te katledilen Cezayirlileri Sen Nehri’ne gül atarak anması dikkat çekti.
*
Olimpiyat oyunlarında “din, dil, ülke, cinsiyet ve ırk üstünlüğü değil zenginliktir” düşüncesinin göstergelerinden Mülteci Olimpiyat Takımında, 12 farklı spor dalında 37 sporcu ülke bayrağı olmadan bireysel ve tarafsız yarışacak. Bu sporcuların madalya kazanması durumunda ülke milli marşları yerine olimpiyat marşı okunacak.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) raporuna göre, geçtiğimiz yıl dünyada savaş, baskı, zulüm, etnik çatışma, şiddet ve insan hakları ihlalleri nedeniyle evini terk etmek zorunda 117.3 milyon kişinin temsilcisi olacak. Ancak, İsrail’in siyasi tarafsızlık gerekçesiyle kapsam dışı tutulması ve Filistinlilerin uygunluk koşullarında görülmediği eleştirilerini unutmamak gerekiyor.
*
Mülteci Olimpiyat Takımı’nın formalarında logo tasarımda birden fazla ok ve ortada kırmızı renkte bir kalp işareti var. Bu evini terk etmek zorunda kalmış mültecilerin geri dönüş yolunu bulabilmesi anlamına geliyor.
Avrupa yakası dizisinin sevilen karakteri Gaffur’a hayran bir tasarımcının hayal ürünü pijamayı andıran kafilemizin kıyafetleri “reklamın iyisi kötüsü olmaz” teorisini çürütüyor!
*
Törenin sonlarına doğru, Louvre Müzesi’nde yer alan Leonardo da Vinci’nin ünlü “Son Akşam Yemeği” tablosunun temsili ‘dini inançlara saygısızlık ve değerlerin kaybolma riski’ eleştirilerine neden olsa da, Olimpiyat felsefesi olan “hoşgörü ve saygıyı” mizansen ediyordu.
*
Olumlu şeyleri yazdığımız gibi olumsuzlukları da yazmak gerekirse;
Dünya ve Avrupa şampiyonu, olimpiyat ikincisi Rıza Kayaalp’in doktorunun bilgisi dâhilinde yasaklı madde kullanması, Büyükler Avrupa Badminton Şampiyonası Çift Kadınlar kategorisinde bronz madalya kazanan Bengisu Erçetin-Nazlıcan İnci’nin ilgisizlik, bilgisizlik ve düşüncesizlik sonucu olimpiyat kotası alamaması nedeniyle 18 branşta 101 sporcuyla mücadele edeceğimiz, Olimpiyat Oyunları bizim sevdiğimiz şekilde başladı!
Milli Kadın Voleybol Takımı’nın kadrosunda alışık olmadığımız son dakika Tuğba Şenoğlu İvegin ve İlkin Aydın değişikliği yaşandı. Teknik açıdan bir anlamı olabilir ama zamanlaması son derece yanlış gözüken bu değişiklik sonrasına sosyal medya mesajları “fırtına öncesi sessizliği” işaret ediyor.
Voleybolda yaşanan olaylar; Arif Nihat Asya’ya, eğilir, bükülür, istenen biçime sokulabilir cam icat edildiğini söylemişler, bu habere “desenize, camı da en sonunda kendimize benzettik” tepkisiyle pekişmektedir.
Sporcularımızın Judo ve boks müsabakalarında spikerlerin müsabakaları “at yarışı” gibi anlatmaları ve sıklıkla dayanak noktası olmadan “hakemler taraf tutuyor” algısı yaratmalarının heyecan yarattığı, birlik ve beraberliğimiz için farkındalık yarattığı söylenebilir (!)
Judo 48 kg’da sporcumuz Tuğçe Beder’i ippon ile mağlup eden ve sonrasında Olimpiyat üçüncülüğünü paylaşan Fransız sporcu, Shirine Boukli için sıklıkla “ev sahibi olmanın avantajını kullanıyor ve bakışlarıyla hakemi etki altına almaya çalışıyor” ifadesi “Müthiş bir teşhis(!)”
Sonuç olarak, içi boş popülist söylemleri ve can sıkıcı takıntıları bir kenara bırakırsak, dünyanın en saygın organizasyonu olarak kabul edilen olimpiyat oyunlarına hiçbir sporcu rastgele katılma hakkı elde etmiyor. Başarısız sporcularımıza mazeret yaratma çabası spora ve sporculara katkı sunmayan bir anlayışına dönüşüyor.
“Türk sporunda bu anlayış ne zaman biter?” sorusunu “zaman” cevaplayacak, bekliyoruz!
Milliyetçilik bir spor terimi veya skor sorunu değil, yurt sorunu olduğunu, olimpiyat oyunlarının “şans eseri şampiyon”lar yaratmadığını, başarıların hakem desteğiyle değil, gelişimini “planlı”, “sistematik” ve “kademeli” şeklinde tamamlayan ülke sporcularınca gerçekleştiğini kabul etmek gerekiyor.
01.06.1965 Diyarbakır doğumlu. Lisans, Yüksek lisans ve Doktora eğitimini: Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor A.B.D.’da tamamladı.
Ulusal ve uluslararası bilimsel Kongre ve Sempozyumlarda 84 bildirisi bulunmaktadır.
Ulusal ve uluslararası spor bilimleri dergilerinde 45 yayınlanmış makalesi yer almıştır.
“O Küçe Senin Bu Küçe Benim”, “Kulübümüz Köklü, Camiamız Büyük Allah Kerim”, “Köşeli Yazılar”, “Top Patladı Şimdi Onarma Zamanı”, “İletişim”, “Sporda İletişim”, “Futbolda Yıldırma” ve “Her Sorun Futbola Gol Oluyor” kitaplarını yazdı.
TBMM ve bazı bakanlıklarda çeşitli komisyonlarda görev aldı.
Birçok ödül sahibi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan yazar evli ve iki çocuk babası.