Ahmet Ayık (d. 31 Mart 1938, Eskiköy, Doğanşar, Sivas), güreşin istediği bütün özelliklere sahip büyük bir yetenek ve aynı zamanda Atatürk’ün dediği gibi, “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim” sözünü en iyi şekilde yaşatan karakterli bir şampiyondur. Kendini güreşe adayarak, bu ideallerini bir tutkuyla yapmış ve Türkiye’de güreş sporunun bütün boyutlarında iz bırakmış önemli isimlerdendir. “Şampiyonlar Şampiyonu Ahmet Ayık“ isimli bu makalede, Türkiye’nin yetiştirdiği Balkan, Akdeniz, Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu Ahmet Ayık’ın Türk spor tarihindeki başarı öyküsü ve güreş sporuna olan katkıları anlatılacaktır.
Ahmet Ayık’ın Hayat Dergisi’ne kapak olması, Hayat Dergisi, 14 Haziran 1965, Sayı:26.
Ahmet Ayık, çok erken yaşlarda hem çalışmış hem de spor yapmak zorunda kalmıştır. Sıkıntılarla dolu bir hayat geçirmiş, çeşitli işlerde çalışma kaygısı, zaman zaman güreşmesine engel olmuş, ama bu sıkıntılar onu güreş sevdasından vazgeçirememiştir. Türkiye’nin yokluklar içerisindeki dönemlerinde zor şartlar altında mücadele etmiştir. İleriki yaşlarda hayata ve rakiplerine meydan okumuştur. Acının ve zorlukların pehlivanı olarak imkânsızlığın olmadığını, girdiği her işte başarılara imza atarak kendini gerçekleştirmiş ve göstermiştir. Türklüğün özünü temsil ederek başarma duygusunu, sakatlanan kolu ile maçı bırakmayarak olimpiyat şampiyonu olarak ispat etmiştir.
1-3 Haziran 1965 tarihleri arasında İngiltere’nin Manchester şehrinde yapılan Dünya Serbest Güreş Şampiyonası’nda Aleksandr Medved’le final müsabakasında Ahmet Ayık’ın galibiyeti.
12-27 Ekim 1968 tarihleri arasında Meksiko’da yapılan Yaz Olimpiyat Oyunları’nda, 97 kiloda ABD’li rakibi Jess Lewis ile berabere kaldığı mücadelede, 1-0 yenik durumdayken, kendisi büyük şampiyonlardan Mahmut Atalay’ın sesiyle kendine gelir. Mahmut Atalay, Ahmet Ayık minder kenarındayken şöyle bağırır; “Nasıl güreşiyorsun? Ahmet Ayık yenildi diyeceklerine öldü desinler.” Bu sözü hafızalarımıza bir iz olarak bırakmıştır. Bu da, onun ne kadar vazife sorumluluğuna sahip ve yiğit birisi olduğunu göstermektedir. Maçın bitmesine de az bir zaman kalmıştır. Ahmet Ayık, mindere çıkar ve rakibine karşı puanı alır ve gong çalınca maç biter. Yoksa şampiyonluk gidecektir. Ahmet Ayık, finaldeki diğer rakiplerine de üstünlük sağlayarak olimpiyat şampiyonu olur.
Ahmet Ayık, rakibini tuş ederken, Fotospor, 10 Temmuz 1967, Sayı: 44.
Ahmet Ayık, güreşçi olarak çok hızlı, çevik, atik ve teknik bir güreşçidir. Güreşirken zor durumlarda kalıp her şeyin bitti denildiği anlarda, inanılmazları başararak rakiplerini yıldırım gibi çarpardı. Güreşte, kendine özgü; künde, koltukaltı, yan baş, çangal, ters sarma, tek ve çift dalma tekniklerini esaslı ve sonuca gidecek şekilde çok güzel yaparak seyredenlere güreş zevkini tattırırdı. En güçlü rakiplerini hızla, tek veya çift dalıp havalandırarak, ters sarma ile yere indirerek mindere çok güzel vururdu. Gücünü ve tekniğini kendi vücut yapısı ile güreşte çok güzel birleştirmişti. “Türk Gibi Kuvvetli”sözünü dünyaya söyletmiş ve bu sözü en iyi şekilde temsil etmişti.
Ahmet Ayık, güreşte kazandığı kupalarla.
Güreş yaptığı yıllarda dünyaya nam salmış; Bulgaristan millî takımında güreşen Türk Said Mustafov, İranlı Gulam-Rıza Tahti, Rus Aleksandr Medved, Rus Shota Lomidze ve Ivan Yarigin gibi pek çok efsane güreşçileri yendi. Anadolu’nun bağrından çıkan bu Türk çocuğu, Rus sisteminin kendisini yenmesi için çıkardığı ünlü Rus güreşçilerini birer birer yenmişti. Böylece Ahmet Ayık, özgürlüğüne kavuşmak özlemini duyan Türk Cumhuriyetlerindeki Türkler için bir özgürlük meşalesi haline gelmişti. Bu bakımdan Ahmet Ayık, güreşleriyle yurt dışında da en az Türkiye’de tanındığı kadar bilinmektedir.
Ahmet Ayık’ın Fotospor Dergisi’ne kapak olması, Fotospor, 20 Kasım 1967, Sayı: 63.
Ahmet Ayık, gerçek bir Anadolu insanıdır. Türk geleneklerini sonuna kadar temsil eden büyük bir sporcu… Kişilik olarak; inançlı, dürüst, duygusal, hayırsever, yiğit, mert, cesaretli, fedakȃr, çok mütevazı, tam bir beyefendi, azimli, hırslı, mücadeleci, pes etmeyen, yılmayan, sabırlı, kararlı, iddialı, disiplinli, ilkeli, hedefleri olan, lider, otoriter, etkileyici ve tesir gücü fazla olan, karizmatik, koruyucu, sahiplenici, haksızlığa tahammülü olmayan, ailesine düşkün ve milliyetçi özelliklere sahiptir. Milliyetçiliği, manevȋ değerleri ve memleket sevgisini her şeyden önce tutan birisidir. Türk spor tarihine adını altın harflerle yazdırmış olup, yerinin doldurulması çok zor olan ve saygı duyulan çok değerli bir Türk sporcusudur.
Davranışlarıyla da övülmeye değerdir. Onun olmazsa olmazlarının arasında kesinlikle tartışılamayacak iki değeri vardır. Bunlardan birincisi Türk milliyetçiliği, ikincisi ise İslâm dinidir. Ahmet Ayık, bu özellikleri ile ulusal ve uluslararası alanda saygın bir yer edinerek, pek çok sporcunun örnek aldığı bir sporcu olmuştur. Ahmet Ayık, spor hayatında daima planlı, programlı ve disiplinli olmuş, Türk bayrağını göndere çektirmek ve İstiklâl Marşını çaldırmak için büyük bir azimle çalışmış, her türlü zorluğu yenerek hayallerini gerçekleştirmiştir. Türk sporunda tarih yazmış, düzenli bir yaşantısı olmuş, barışçı kimliği ile güreş camiasına sahip çıkmış, güreşin ulusal ve uluslararası kurumlarında görevler yapmış, örnek sporculuğu ile herkes tarafından sevilmiş ve saygı görmüştür.
Ahmet Ayık, dünyanın büyük güreşçilerinden birisi olmuştur. Gerek spor hayatında ve gerekse iş hayatında başarılı olması tesadüfi olmayıp, idealleri peşinde azimle koşarak pes etmemiştir. Koca Yusuf Pehlivan, Kurtdereli Mehmet Pehlivan, Kara Ahmed Pehlivan, Adalı Halil Pehlivan ve Yaşar Doğu ruhu ile güreşirken arkasında Türk milletinin olduğunu ve millet şerefini düşünmüştür. Bu örnek kişiliği ile de gelecek nesillere örnek olmuştur. Ahmet Ayık’ın Dünya ve Olimpik Spor kültüründe çok önemli bir yeri vardır. Aynı zamanda Türkün madden ve manen yenilmeyen gücünü milletlerarası müsabakalarda kazandığı şampiyonlukları ile ispatlamış, sporcu kişiliği ile de örnek olmuş bir spor kahramanımızdır.