Betpasgiris.vip restbetgiris.co betpastakip.com restbet.com betpas.com restbettakip.com güvenilir casino siteleri casino siteleri canlı casino siteleri deneme bonusu veren siteler

sporgüncel spor haberlerifenerbahçegalatasaraybeşiktaştrabzonspor
DOLAR
34,7784
EURO
36,7823
ALTIN
2.946,32
BIST
10.081,00
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
16°C
İstanbul
16°C
Yağmurlu
Pazartesi Yağmurlu
18°C
Salı Hafif Yağmurlu
14°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
11°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
11°C

Prof.Dr. Özbay GÜVEN

ozbay@gazi.edu.tr     Gazi Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi

TÜRKLERDE SPOR AHLÂKI – 2

23.11.2024
0
A+
A-

Osmanlı Devleti’nde pehlivanlar, yaptıkları sporu “Pehlivan Tekkeleri”ndeki adap ve erkan üzerine, onurlu bir meslek olarak görüyorlardı. Usta-çırak geleneğini yaşatmaya yönelik örnek davranışlar gösteriyorlardı. Pehlivanlık geleneği güreş eğitiminde sürekliliği ve ustanın çırağını her yönüyle yetiştirmesiyle bir görev üstlenmekte bu durum aynı zamanda spor ahlâkında da bir süreklilik kazandırmıştı. Güreşte yenen veya yenilen pehlivan ustasının elini öperek ahlâkî  davranışlar gösterirdi. Pehlivanlık demek hem vücutça hem de ahlâken güçlü olmak demekti. Pehlivan tekkeleri geleneğinde sporun uyulması gereken her türlü kural öğretiliyor ve pehlivanlar da bu kurallara uyuyorlardı. Pehlivanlar, büyük bir spor disiplini ve bilgi eğitimi içerisinde nefislerini de eğitiyorlardı. Spor geleneğine saygı açısından, genç sporcular teşvik edilirken  yaşlı sporcular  da onurlandırılırlardı. 

Koca Yusuf Pehlivan

Örnek sporcu kişiliğinin geliştirilmesiyle kuralları ihlal etmemeye çalıştıkları gibi, aşırı kazanma hırsının frenlenmesine yönelik davranışlar sergiliyorlardı. Örnek sporcu davranışına sahip olmayanları seyirciler dışlar ve desteklemezdi. Spor seyircisi  spor ahlâkı konusunda hassasiyet gösterirdi.

Pehlivanlar vücutlarını ve ahlâklarını bozacak yerlerde görülmemişlerdir. Onlar karakterlerini ve vücutlarını her şeyin üstünde tutuyorlardı. Formunu muhafaza etmek, ülkesinin ve kendisinin şerefini sportmence korumak için kendilerini suistimallerden uzak tutmakta ve nefislerine hakim olmaktaydılar.

Pehlivanlarımız, alçak gönüllü ve hoş görülü idi. Galibiyetten ötürü gururlanmaz ve bu tür davranışlarda bulunmazlardı. Güreş meydanlarında  ve güreşin dışındaki hayatlarında mertliğin, doğru sözlülüğün, cesaretin ve yiğitliğin bütün özelliklerini taşırlardı.

Ata ve millî sporlarımızdan güreşlerimizde cazgırın pehlivanlara; nasihat ve öğütlerle ilgili söylediği sözler oldukça anlamlıdır. Cazgır, pehlivanları beden gücünden çok akıl gücüne güvenmeye, yenen ve yenilenleri dost kalmaya çağırıyordu. Pehlivanlar da birbirlerini rakip değil bir dost gibi görüyorlardı.

Osmanlı Devleti’nde spordan elde edilen gelirin hayır için kullanılması yönünde örnek sporcu davranışları ve örnek spor organizasyonları yapılırdı.  Güreşlerin hayır için yapılması bile bir erdemi göstermektedir.

Kara Ahmet Pehlivan

Osmanlı Devleti’nde sporcuların yapılması gereken davranışları ile yapılmaması gereken davranışları tespit edilmişti. Spor için getirilen bu normların kaynağı, ahlâkî anlayışı destekleyen felsefî bir disiplinden gelmekteydi. Bu da sporda hakkaniyetli, adaletli ve eşit şartlar altında bir yarışma ortamını sağlamada, spor ortamı içerisinde bulunanları bu yönde disipline etmiştir. Bu bağlamda spor ahlâkının, ahlâklı olmanın alt yapısı oluşturulmuştu. Yine sportif değerler açısından, sporda neyin değerli ve neyin değersiz olduğuna ilişkin etik davranışları ayırt eden ve bu bilinçte olan bir sporcu kişiliği geliştirilmişti. Bu da sporda bir bilgi birikiminin olduğunu gösteriyordu. Osmanlı Devleti’nde  belli bir eğitimden geçtikten sonra başarıyı ve iyi davranışları ödüllendiren kabza alma törenlerinde sporcunun değeri ortaya koyulurken, menzil atma ve taş dikme törenlerinde de yarışmanın/sporun değeri yüceltilmişti. Bu, sporda ve sporcuda yüceltilen değerlerin alt yapısında; dostça bir rekabet, saygı ve hürmet, menfaat gözetmeme, hileye başvurmama, yardımlaşma ve örnek sporcu davranışlarıyla olgunlaşan bir kişilik yer alıyordu.

Osmanlılarda spordaki bu öğretiler/etik değerler şeyh, usta ve çırak ilişkisi ile ediniliyordu. Pehlivanca yarışmak, güreşmek gibi erdemli davranışları sporda yaşatan etik anlayış usta-çırak usulü ile aktarılıyordu. Spora yeni başlayan acemi birisi bu değerleri spor ortamında hazır olarak buluyordu. Ona düşen bu sportif değerleri yaşatıp geliştirerek gelecekte kendisinden sonraki sporculara aktarmaktı. Hayatını ve spor felsefesini beraber yaşıyorlardı. Sporda verilen çok büyük ödüllere rağmen, amatörlük ruhunu yaşatabiliyorlardı. Pehlivanların, okçuların/kemankeşlerin ve cündilerin/keskin binicilerin örnek sporcu davranışları toplumun düşüncelerini ve bireysel davranışlarını etkilemişti.

Osmanlı Devleti’nde atıcıların isimlerinin yazıldığı “Atıcılar Sicili”ne sadece sporun kuralları ve sporcuların kırdığı rekorlar ve mesafeleri yazılmazdı. Atıcının adının yanına görevi, ne zaman ve nerede öldüğü, sporcu kişiliği konusunda bilgilere de yer verilirdi. Bu tutum, kayıt kurallarında karışıklığı önlediği gibi sporcuyu disipline etme açısından da önem teşkil etmekteydi.

Günümüzde olduğu gibi Osmanlı’da da bir sporcunun amacı şampiyon olmak ve rekorlar kırmaktı. Buna ulaşmanın yolu ise sporun kurallarına uyarak yarışmaktı. Sporda renk, ırk, din, ve sınıf ayrımı olmayıp, kabza alan bir kemankeş padişahın yanında beraberce ok atabiliyordu. Sporcuların aldıkları terbiye ve eğitim sağlam ahlâkî vasıflara ve sporculuk ruhuna sahip olduklarını gösteriyordu. Sporcu bu davranış kalıplarını daha küçük yaşlarda usta çırak usulü ile kazanıyordu. Büyüğüne, küçüğüne, rakibine, hakeme, yöneticilere ve seyircilere saygılıydılar. Yenen yenileni kutluyor, mağlubiyeti de kabulleniyorlardı. Başarıya çalışarak ulaşmayı tercih eden bir sportmenlik vasfına sahiptiler. Pehlivanlığın madden ve manen yenilmeyen ruhunu dünyaya göstermişlerdi. Öz saygılarını yitirmedikleri gibi,  her konuda ahlâklı olma yarışı içerisindeydiler.

Adalı Halil Pehlivan – Kurtdereli Mehmet Pehlivan

Osmanlılarda sporun ve sporculuğun kurumlaşmış bir  yapısı, felsefesi vardı. Buna ait pek çok örnek sporcu davranışı vardır. Spor ahlâkı açısından kurallara uymak, centilmenliği teşvik edici davranışlar ödüllendirilirken, bunun tersi olan, sporun kurallarına uyulmadığı zamanlarda/spor dışı hareketlerde ise yasal yaptırımlar ile sporcu cezalandırılabiliyordu. Öyle ki bu cezalar sadece sporun kariyerine son vermiyor, bazen de sporcu kural dışı davranmanın cezasını hayatıyla ödüyordu. Sporun kendi çevresinde oluşturduğu ahlâk alanı ve sporun kurallarına uyulması gerektiği korunmaya çalışılıyordu.

İnsandaki geçilme ve yenilme korkusu ile, kazanma ve rekor kırma hırsı Osmanlılarda da vardı. Okçuluk sporunda bazen atıcılar rekor kırmalarına rağmen, kırdığı rekordaki mesafeyi az bularak menzil taşı diktirmemişlerdi. Atıcı kendisiyle hesaplaşarak bir özveride bulunurdu.  

Günümüzde olduğu gibi çok sayıda olmasa da nadiren sporda kural ihlallerinin ve centilmenlik sınırlarının aşıldığına da rastlanıyordu. Sporun kirlenmesini engellemek için, Osmanlı Devleti’nde okçulukta “Atıcılar Yasası/Kanunu” (Kanunnâme-i Rımat) gibi uygulamalara gidilerek, sporcuların uymaları gereken kurallar tespit edilmişti. Temiz bir spor anlayışı için getirilen bu normların kaynağı ahlâkî anlayışı destekleyen felsefî bir disiplinden gelmekteydi.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.