Betpasgiris.vip restbetgiris.co betpastakip.com restbet.com betpas.com restbettakip.com güvenilir casino siteleri casino siteleri canlı casino siteleri deneme bonusu veren siteler

sporgüncel spor haberlerifenerbahçegalatasaraybeşiktaştrabzonspor
DOLAR
34,8044
EURO
36,7591
ALTIN
2.962,56
BIST
10.081,00
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
18°C
İstanbul
18°C
Yağmurlu
Pazartesi Yağmurlu
17°C
Salı Yağmurlu
14°C
Çarşamba Az Bulutlu
12°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
10°C

Prof.Dr. Özbay GÜVEN

ozbay@gazi.edu.tr     Gazi Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi

Türklerde Spor Ahlâkı -3

24.11.2024
0
A+
A-

Pehlivanlarımız hemen her fırsatta Türk olduklarını ve Türklük şerefini düşünmüşlerdi. Kurtdereli Mehmet Pehlivan, “Ben, her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürdüm” sözü ile vatanı, milleti ve bayrağı ile nasıl özdeşleştiğini anlatmak istiyordu. Kurtdereli Mehmet Pehlivan’nın bu sözü üzerine Atatürk, 15.11.1931 tarihinde Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a millî insan tipini yetiştirmedeki motifleri içeren bir mektup yazar. Atatürk’ün Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a yazdığı ve Türk sporu için önemli bir direktif olan ve üstün görüşünü zikreden bu iltifat mektubu şöyledir:

Ankara 15/11/1931

Kurtdereli Mehmet Pehlivana

            Seni, cihanda büyük ün almış bir Türk pehlivanı  tanıdım. Parlak muvaffakıyetinin sırrını şu sözlerle izah ettiğini de öğrendim: “Ben, her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürdüm.”

            Bu dediğini, en az yaptıkların kadar beğendim. Onun için senin bu değerli sözünü, Türk sporcularına bir meslek düsturu olarak kaydediyorum. Bununla, senden ve sözlerinden ne kadar memnun olduğumu anlarsın.

            Çoluk çocuğun için sana ufak bir armağan gönderiyorum. O, bu mektubumla beraberdir.

            Pehlivan, ömrünün tam sağlıkla uzun sürmesini dilerim.

Gazi Mustafa Kemal

Atatürk’ün mektubunda eklediği armağan ise şuydu:

             İş Bankası Umum Müdürlüğüne,

            Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a 1.000 TL veriniz. Bu para, Birincikânun aylığımdan faiziyle kesilecektir.

Gazi Mustafa Kemal

Atatürk, Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın “Ben, her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürdüm” dediği örnek vecizesinin Türk sporcularına bir meslek düsturu olmasını istemişti. Çünkü Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın bu sözü, millet ruhunu temsil ediyordu. O, millet ruhunu temsil edemeyenlerin evrensel ruha erişmede güçlük çekeceklerine inanıyordu. Kurtdereli Mehmet Pehlivan, mensup olduğu milletin kimliğini kazanmadan, benimsemeden bir üst kimliğin oluşturulamayacağını anlatmak istiyordu. Kurtdereli Mehmet Pehlivan, verdiği mücadele sonucu elde ettiği zaferi sadece kendine mal etmemişti. Bu başarılarını Türk milletinin varlığı ve manevî desteğiyle gerçekleştirdiğini söylemiştir. Türk bayrağı için mücadele ettiğini unutmamıştı. Kurtdereli Mehmet Pehlivan, kişisel egosunu maddî bir ödülle tatmin etmek  için değil, kendisine verilen  manevî destekle ve kendisine güvenen ve dua eden Türk milletinin şerefi için, Türk vatanı ve Türk bayrağı için spor alanlarında mücadele etmişti. Vatanına ve Türk milletinin değerlerine ne kadar bağlı olduğunu, vatan, millet ve bayrak sevgisinin her şeyden önce geldiğini anlatmak istemişti. Bu manevî değerler kendisine itici bir güç ve azim duygusu kazandırmıştı. Kurtdereli Mehmet Pehlivan, sporculuktaki ahlâki değerlerini, sportif erdemlerini, düşüncelerini, davranışlarıyla, eylemleriyle ve sözleriyle her çıktığı müsabakada ispatlamıştı.

Kurtdereli Mehmet Pehlivan

Kurtdereli Mehmet Pehlivan, spor ahlâkının kazandırdığı ahlâki yapı ile Türk olmanın gururunu içinde hissediyordu. Türk spor ahlâkında her zaman ön planda tutulması gereken dürüstlük ve erdemlerini sporcu kimliğinde yaşatıyordu. Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a göre bu ruh halinde olan bir Türk sporcusunun hiçbir zaman sırtı yere gelemezdi.  Sporculuğun meslek olarak sergilenmesinde doğruluk, dürüstlük ve meslekî sorumluluk ilkeleri her zaman ön planda olmalıdır. Başarıya giden yolda ilerleyebilmek için yaşam boyu pehlivanlığa yakışan davranışlar sergilemek gerekir. Başarı sadece bir sporcunun birisini yenmesi şeklinde değil de,  sporun aynı zaman da bir ahlâk yarışı olduğunu düşünerek ahlâk açısından da birinci olmayı hedeflemelidir. Sporcu, gerçek başarıda  nefsine karşı zaferler kazanma yolunda iç dünyasında bir sporcu kimliği oluşturmalıdır. Atatürk, bu mektubunda  sadece onun pehlivanlığını değil zekâsını da övmüştür. Sporun sadece bedensel değil zekâ ve ahlâk ile beraber yapıldığı sürece başarılı olunabileceğini söylemiştir. Bu bakımdan sembol sporcumuz Kurtdereli Mehmet Pehlivan, sadece Türk sporcularına değil, evrensel boyutlarda bütün Dünya sporcularına örnek olabilir.

Türk güreş ahlâkı için sembol olan Kurtdereli’nin: “Ben, her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürdüm.” sözü, bu sözün söylenildiği yerde, bir kitabe ile ebedileştirilmemiş olup, hala ebedileştirilmesini beklemektedir.

Bu konu ile ilgili olarak 12.11.1994 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’na yazdığım yazıda şunları vurgulamıştım: “… Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın “Ben, her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürdüm sözü bir meslek  ilkesi olarak benimsemiştir. Ancak Ankara’da tarihe geçen bu söze ait herhangi bir kitabe bulunmamaktadır. Bu açıdan sizlerden bu yazıyı içeren bir kitabenin mermer bir kitabeye yazdırılması ve Gençlik Parkı’nın Gar’ın karşısındaki köşeye koymanızı istemekteyiz. Böylece ihmal edilen bu tarihi söz de, yardımlarınızla unutulmaktan kurtularak yaşatılmış olacaktır. Bu hususta yardımlarınızı Türk pehlivanları adına bekler, çalışmalarınızda başarılar dilerim…”  Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın 14.11.1994 tarihinde   şahsıma verdiği cevap ise şöyledir: “…Belediyemiz bünyesinde herhangi bir yardım fonumuz yoktur. Üzülerek tarafınıza bildiririm….” şeklindedir.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından  Gazi Üniversitesi Rektörlüğü’ne gelen ve Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Müdürlüğü’ne gönderilen 26..12.2012 tarih ve 56582 sayılı yazıda; UNESCO Türkiye Millî Komisyonu’na 2014-2015 yılları UNESCO anma etkinlikleri çerçevesinde evrensel boyutta öneme sahip şahsiyetler ve olaylara ilişkin öneri istemiştir. Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Müdürlüğü’nün  17 Ocak 2013 tarih ve 146 sayılı yazısı ile Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın da 11 Nisan’da ölüm yıldönümünde anılmasını önermiştim.

Millete ahlâkıyla, çalışmalarıyla hizmet ederek milletin yücelmesinde payı olan Kurtdereli Mehmet Pehlivan gibi tarihi kişilerin ebediyen unutulmaması ve her devirde örnek alınması için nesillere tanıtılması başlıca düşüncemiz ve çalışmamız olmalıdır. Kurtdereli Mehmet Pehlivan, hayatının belli bir parçasında değil hayatı boyunca pehlivan ahlâkıyla ve başarısıyla kendini topluma sevdirmiş ve takdir görmüştür. Başarısının tesadüfi olmadığını hem Osmanlı Devleti hem de Cumhuriyet dönemi yüksek makamlarından gördüğü takdirlerle kendini kanıtlamıştır. Kurtdereli Mehmet Pehlivan, güreşin sadece maddî değil manevî değerler için de yapılabileceğini en iyi şekilde göstermiştir. Hiçbir karşılık beklemeden, özdeşleştiği vatan, millet ve bayrak için güreşmiştir. Türk güreşi Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a çok şey borçludur.

Böyle tarihi bir kişinin mensup olduğu milletin ebedileşmesi/yücelmesi yanında, içinde yaşadığı Balıkesir çevresinin de tanınmasında – Kurtdereli Mehmet Pehlivan denince Balıkesir, Balıkesir denince de Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın akla gelmesi gibi- Balıkesir’le özdeşleşmiş Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın hatırasının yaşatılması Balıkesir’e düşen en şerefli ve gurur verici görevlerden biridir. Bu bağlamda Türk güreşinin millî kimliğini ve benliğini oluşturan Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın Türk güreş tarihine katkılarını göstermek ve  hafızalarımızda canlı tutumak açısından, “Kurtdereli Mehmet Pehlivan Müzesi” kurulması çalışmaları başlatılmalıdır.

Balıkesir Üniversitesi tarafından 7-8 Kasım 2013 tarihleri arasında Balıkesir’de düzenlenen Uluslararası Balıkesir’e Değer Katan Şahsiyetler Sempozyumu’nda “Türklerde Pehlivanlık Kültürü ve Kurtdereli Mehmet Pehlivan” bildiri sunmuş ve bu bildirimde; Balıkesir Üniversitesi bünyesinde bulunan Spor Bilimleri Fakültesi’nin adının; “Kurtdereli Mehmet Pehlivan Spor Bilimleri Fakültesi” olması gerektiğini ve adının Fakülte düzeyinde yaşatılması konusundaki bu vefa duygusunun Balıkesir’in unutulmaz değerlerine de uygun olduğunu teklif ederek söylemiştim. 11 yıl sonra bu yazı ile bu teklifimi tekrar yaparak; Balıkesir Üniversitesi  Spor Bilimleri Fakültesi’nin kurullarında aldıkları  kararla birlikte, Balıkesir Üniversitesi Rektörlüğüne teklifte bulunulmasını ve Balıkesir Üniversitesi Senatosu’nda görüşülerek karara bağlanmasını tekrar arz ve teklif ediyorum. Toplumun geniş kesimlerince saygınlık kazanarak kabul gören, adını yücelerden yüce Türk spor tarihine altın harflerle yazdıran, rol model sembol sporcumuz Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın adının şanına layık bir şekilde Fakülte düzeyinde yaşatılması yönündeki teklifimi Balıkesir Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr. Yücel Oğurlu’nun ve Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Sayın Prof.Dr. Zekeriya Göktaş’ın da destekleyeceklerine yürekten inanıyorum…

1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nda grekoromen stilde 61 kiloda altın madalya alarak ilk olimpiyat şampiyonumuz olan Yaşar Erkan’ın bu başarı haberi Atatürk’ü çok sevindirmişti. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’nda iken, Berlin’e Yaşar Erkan’a gönderdiği telgrafla olimpiyat şampiyonu güreşçimizi şöyle kutlamıştı: “Kendin küçüksün ama, memleket için çok büyük iş yaptın. Artık ismin Türk spor tarihine geçti. Çok yaşa Yaşar.” Atatürk’ün Yaşar Erkan’a ve Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a gönderdiği kutlama yazılarının, ulus onuru kaygısından alınan güçle her işte başarısızlığın söz konusu olamayacağına ilişkin inancını yansıtması açısından ayrı bir önemi vardır. Yine bu yazılardan, Atatürk’ün “başarılı sporcuların ülkelerin övünç kaynakları ve ülkelerinin tanıtımında en güçlü etmen oldukları” düşüncesini paylaştığı anlaşılıyor. Her alanda olduğu gibi spor alanında da ulusumuza, uluslararası karşılaşmalardaki başarılarla kazandırılan onurun yarattığı sevinç, Atatürk’teki ulus sevgisinin en açık belirtilerinden birisidir.

Atatürk, “Spor, yalnız beden kâbiliyetlerinin bir üstünlüğü sayılamaz. İdrak ve zekâ, ahlâk da bu işe yardım eder. Zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zekâ ve kavrayışı yerinde olan az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim.” diyor. Atatürk, burada şunu anlatmak istiyor. Birinci gelmek şart değil, sporseverlik duyguları içerisinde yarışmak önemlidir. Bu bakımdan sporda doping kullanmanın herhangi bir anlamı yoktur. Sonuçta bir taraf muhakkak yenilecektir. Öyleyse spor, ahlâkî bir çerçevede yapılmalıdır. Önemli olan sporun niçin ve nasıl yapıldığıdır. Seçkin toplum durumuna gelmek, ancak sporu iyi kullanmakla olur. Sporcu; zeki ve akıllı olmalı, çabuk karar verebilmeli yani sporla ilgili bütün faaliyetleri yerine getirebilmelidir. Bunların yanında sporcu, kendisine olduğu kadar topluma karşı da örnek, ilke sahibi, terbiyeli, dürüst ve ahlâklı olmalıdır diyor. Atatürk, daha o zamanlar, spor etiğinin olmadığı yerde olimpizm felsefesinin yerleşemeyeceğini görmüş, spor adamlarına, sporcularını yetiştirirken göz önüne alınması gereken temel kuralı söylediği bu veciz sözle ortaya koymuştur. Türk sporcuları, Atatürk’ün bu sözünü kendilerine “altın bir kural” olarak alıp benimsemişlerdir.

Atatürk, bu sözüyle olimpizme bakış açısını dile getiriyor. Aynı zamanda kendisine göre inandığı bir sporcu profili çiziyor. Atatürk’e göre, sporcunun yalnızca zeki, çalışkan ve teknik becerilere sahip olması yetmez; sporcuların spor ahlâkına uygun davranışlar (doğruluk, dürüstlük, efendilik, onurluluk, şereflilik ve sportmenlik gibi erdemler)  sergilemelerini, onurlu mücadele etmelerini, yenme ve yenilmeyi kabullenmelerini, sporun  kuralları çerçevesinde iyi mücadele etmelerini belirtiyor. Sporda elde edilecek başarıdan çok, karakter ve ahlâkî değerlerin ön plânda olması gerektiğini anlatmak istiyor. Atatürk, aynı zamanda mükemmel insan olma yolunda sporda hedeflenmesi gereken gayeleri ortaya koyuyor. Atatürk’ün ortaya koyduğu bu gayelerin hepsi olimpizm anlayışının içerisinde görülmektedir. Atatürk, sporculara olimpizmi benimsetmek istemiştir. Sporcunun ahlâklı olmasının vazgeçilmez bir koşul olduğunu vurguluyor. Spor, sportif erdemler çerçevesinde yapılırsa amacına ulaşır. Çünkü sportif erdemin olmadığı yerde genel ahlâk da olmaz. Sportmenlik olmazsa anlamını kaybeder ve tamamen menfaat için yapılan bir iş olarak görülür. Bu da sporun amaçlarıyla bağdaşmaz.

Sonuç olarak, Osmanlılarda sporcular genelde; gayet hümanist Anadolu vasıflarını muhafaza ederek hayatlarını sürdürmüşlerdi. Davranışları ve hareketleriyle örf ve adetlerimize tamamen intibak etmişlerdi. Çok fedakar, geniş toleransları ve afffedici bir yürekleri vardı. Arkadaşlarını  daima teşvik etmişler, yüceltmişler ve korumuşlardı. Kıskançlık gibi şeyler ve birtakım ilkel (primitive) davranışlarla ilgileri yoktu. Tam manasıyla bir Anadolu felsefesini taşıyan bu ruh ki, Selçuklularda olduğu kadar  Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda bu dervişlerin, pehlivanlar gibi hizmet aşıklarının büyük rolü vardı. Pehlivanlar, gayet mükemmel kuvvetli  insanlar olmakla beraber, ahlâkın ne olduğunu davranışlarıyla da gösterirlerdi. İyi bir sporcu karakterine sahiptiler ve ahlâk pehlivanların temelini teşkil ediyordu. Kıskanmadan yüceltilen davranışlar içerisinde, Türk milleti pehlivanları çok benimsedi. Bizlerin örnek sporcularımızdan öğreneceği çok şeyler vardır. Böylesine örnek sporlarımızın ve sporcularımızın günümüz Türk ve Dünya sporcularının örnek alması için bu konuda yapılacak olan bilimsel çalışmaların desteklenmesi gerekmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.