Türk spor tarihi, büyük zaferler, başarılar ve spor kahramanları ile dolu olup, Türk sporcularının kırdığı rekorlar için dikilen menzil taşları günümüze kadar gelmiştir. Padişahların ve devlet başkanlarının sporculara karşı duydukları sevgi ve saygıya dair pek çok örnek de bulunmaktadır (Güven, 1999, s.18, 271-272).
Türkiye’de Cumhuriyet’in ilk yıllarında geleneksel spor kültürümüze sahip çıkılmış ve bunu destekleyecek kanunlar çıkartılmıştır (Köy Kanunu, No: 442, 7.4.1924, madde: 14/24, Islahı Hayvanat Kanunu; No: 904, 7.6.1926, madde:12/2)
Türk Spor Kurumu, modern batı sporlarının yanında eski ve millî sporlarımızın ihyası için de çalışmış, Okmeydanı’nı eski ve şerefli mazisine uygun bir hale getirmek amacıyla tetkik ettirmiştir. 1938 yılında millî müze ve kütüphanelerimizde araştırmalar yaptırarak Türk spor tarihi için kıymetli vesikaların tespit ve derlenmesine girişmiştir. Bu konuyla uğraşan uzmanlardan Halim Baki Kunter’e, Cumhuriyet Halk Partisi Sekreterliği’nce destek verilerek yazdırılan “Eski Türk Sporları Üzerine Araştırmalar” adlı eseri yayımlamış, (“On Beşinci Cumhuriyet Yılında Spor”, 31.10.1938, ss.6-8).Ankara’da Türk Spor Kurumu Genel Merkezi’nde eski Türk sporları üzerine yazılmış eserlerden ve spor tarihimize ait her çeşit belgeden oluşan bir kütüphane ile millî sporlarımıza ait materyalleri toplayan bir millî spor müzesi kurulması çalışmasını başlatmıştır (Güven, 2010, Sayı:270, s.65-66).
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk Dönemi’nde düzenlenen tarih kongreleri incelendiğinde; 20-25 Eylül 1937 tarihleri arasında İstanbul’da yapılan İkinci Türk Tarih Kongresi’nde sunulan bildirilerden birisinin de Kâmil Kepecioğlu tarafından sunulan “Türklerde Spor” isimli bildiri olduğu görülür (Kepecioğlu, 1943, s.939-948). Bu bildiri, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde Türk spor tarihi bilincinin ve millî spor kimliğinin oluşturulması açısından dikkate değerdir.
30 Nisan 1939’da New York’da açılarak altı ay sürecek olan “New York Dünya Sergisi”nde eski Türk sporlarını canlandırmak için önce Türk Spor Kurumu ve devamında Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü tarafından “Türk Spor Tarihi Sergisi” hazırlıklarına girişilmiş, ancak, vaktin darlığı, ihtiyaç görülen masrafın karşılanamaması ve ciddi hazırlıkların yapılamaması nedeni ile çok önemli olan bu düşünce neticelendirilememiştir (Tör, 20.11.1939).
Bütün bu çalışmalara rağmen, Mehmet Âtıf Kahraman’dan (d. 25.12.1920 Amasya – ö. 22.4.2005 Ankara), önce Türk spor tarihi alanında ayrıntılı ve derin çalışmalar yapılamamıştır. Bunun nedeni, bu alandaki bütün birinci temel kaynaklar ve belgelerin taranmamış olmasıdır. Mehmet Âtıf Kahraman’ın yayımlanmış yedi kitabı bulunmaktadır. Bu kitapların isimleri ve kaç yaşında yayımlandığı ise şöyledir (Güven, 2007, s.56-57):
Mehmet Âtıf Kahraman’dan (d. 25.12.1920 Amasya – ö. 22.4.2005 Ankara).
1- Kahraman, Âtıf, Sultan Mahmud’un Baş Pehlivanları, Divan Matbaası,1970, s.226. 50 yaş
3- Kahraman, Âtıf, Koca Yusuf, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları: 828, Türk Büyükleri
Dizisi: 56 Ankara, 1987, V+ s.226 67 yaş
4- Kahraman, Âtıf, Cumhuriyete Kadar Türk Güreşi, Cilt:1, Kültür Bakanlığı Yayınları:1028,
Kültür Eserleri Dizisi: 133, Ankara, 1989, Vll + s.478 69 yaş
5- Kahraman, Âtıf, Cumhuriyete Kadar Türk Güreşi, Cilt:2, Kültür Bakanlığı Yayınları:
1029, Kültür Eserleri Dizisi:133, Ankara, 1989,Vlll+s.221 69 yaş
6- Kahraman, Âtıf, Osmanlı Devleti’nde Spor, Kültür Bakanlığı Yayınları:1697, Başvuru
Kitapları Dizisi:27, Ankara, 1995, XVI+s.731. 75 yaş
7- Kahraman, M. Âtıf, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi (1924-1951) Kırkpınar Güreşleri,
T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları:2013, Yayımlar Dairesi Başkanlığı Kültür Eserleri Dizisi:
204,Ankara,1997,IX+s.190. 77 yaş
Türk spor tarihçisi Mehmet Âtıf Kahraman, Türk spor tarihine birbirinden kıymetli eserler kazandırmıştır. Kahraman’ın eserleri incelendiğinde; mizacının yansımalarını ve eserleri ile özdeşleştiği görülür. Bunu eserlerinden bir örnekle anlatmak gerekirse, Mehmet Âtıf Kahraman’ın Osmanlı Devleti’nde Spor isimli eserini yazmaya yönlendiren ve besleyen ruh dünyasının, çoşkun ve heyecanlı bir üslubu olduğu anlaşılır.
Üç kıt’aya hükmeden Osmanlı Devleti’nin savaşmak için İstanbul’dan yola çıkan ordularının ihtişamı ve yollarda konakladıkça yaptıkları spor yarışmaları, Mehmet Âtıf Kahraman’ın gözlerinin önünde canlanmaya başlar. Kahraman, hayalindeki bu duygu denizinin coşkun dalgaları ile günlerce boğuşup durur ve bu dalgalar her gün biraz daha büyüyüp yükselmektedir. Sanki o kahramanlar, o sporcu yiğitler bizi de yaz ki biz de ilelebet anılalım ve bu milletin spor kültürüne malımızla canımızla katkıda bulunan bizlere de bir fatiha okuyan olsun diye Âtıf Kahraman’ı uyarırlar. Okuduklarıyla coşan duygularını ve o duygularla oluşan hayallerini kelimelerle anlatabilmesi imkânsızdır. Âtıf Kahraman, sporcu kahramanlarımızın büyüklüğünü ve yüceliğini yine Mehmet Âkif’in “ Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın. Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.” dizelerinde olduğu gibi anlatmak istemiştir. Bir aşiretten cihangirane bir devlet çıkaran Osmanlıların bu başarıları, Türk’e özel bir gerçek olduğuna göre, o gerçeğin elbette ilmî, ahlakî, sosyal, stratejik ve sportif bir nedeni olmalıdır. 1900 yılından sonra Türk tarihçileri, spor hariç diğer konularda az çok kitaplar yazmışlardır. Ancak; Osmanlıların yapmış oldukları sporlar ile, o sporları yapanların kimler olduğunu içeren kapsamlı bir eser maalesef yazılmamıştır.
Kahraman’ın spor tarihimiz konusuna ilgi duyduğu ilk günden itibaren en büyük dileği; bize şanlı, şöhretli ve şerefli büyük bir tarihî miras bırakan Osmanlı Devleti’ndeki spor kahramanlarını kitap haline getirecek yetkili bir kurulun devletimiz tarafından oluşturulduğunu görmektir. Fakat bu konudaki uğraşılarının ilgili Devlet kuruluşları ve Üniversitelerimiz tarafından ilgi görmediğini görünce, kendini yeterli görmediği halde yapabildiği kadar yazmaya karar verir.
1989 yılı Eylül ayında Paris’ten İzmir’e öğretmen olan kızı Gülbeden Şahingil’in yanına gelir. İzmir’de bir süre kalıp İzmir Millî Kütüphanesi’nde bulunan eski mahalli gazeteleri tarayıp özellikle 1896’dan sonra İzmir’de başlayan at yarışı, bisiklet ve futbol gibi sporlar ile 1896 Atina Olimpiyatı’na giden sporcular konusunda bilgiler alarak 1989 yılının Ekim ayında Ankara’ya gelir. Gelir gelmez ilk işi, hemen “Osmanlı Devleti’nde Spor” kitabını yazmaya başlamak olur. Ancak; bu konuda dosyalarında bulunan belgeler ve bilgilerin yeterli olmadığını anlar. Bir kere yazmaya karar verdiği için vazgeçmesi de mümkün değildir. Çünkü; yaşantısında bilmediği ve yapamayacağı hiçbir işe girişmemiş ve hiçbir konuda da büyük konuşmamıştır.
Kaynaklar
Güven, Özbay, “Çoktan Beri Bir Kız Tanırım Ben Sarıyer’de Şarkısının Güftesinde Yaşanan Gerçek aşkın Hikayesi”, Türk Yurdu, Cilt:30, Sayı:269 , Ocak 2010, s.161-164.
Güven, Özbay, “Türk Spor Tarihçisi Âtıf Kahraman,” Türk Yurdu, Cilt:27, Sayı:239, Temmuz 2007, s.54-58.
Güven, Özbay, Türklerde Spor Kültürü, Geliştirilmiş İkinci Baskı, Atatürk Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayını:172, Türk Kültüründen Görüntüler Dizisi:44, Ankara, 1999,ss.18,271-272.
Kepecioğlu, Kâmil, “Türklerde Spor”, İkinci Türk Tarih Kongresi İstanbul 20-25 Eylül 1937 Kongrenin Çalışmaları, Kongreye Sunulan Tebliğler, Türk Tarih Kurumu yayınlarından: IX. Seri: No.2, Kenan Matbaası, İstanbul, 1943, s.939-948.
Köy Kanunu, Kanun No:442, Resmî Gazetede Yayımlandığı Tarih:7.4.1924, Sayı: 68; Yayımlandığı Düstur: Tertip:3, Cilt:5, Sayı:336. Köy Kanunu’nun 14. Maddesi/24 ile de: “Köyde güreş, cirit, nişan talimleri gibi köy oyunlarını yaptırmak” temel millî politika içinde yer almış ve millî sporlarımızın yaşatılması, yaygınlaştırması hedeflenmişti. 1927 yılında 904 Sayılı “Islahı Hayvanat Kanunu”nun 12. Maddesi/2: “At ve yarış hayvanat sergileri masarifi ile mükâfat bedeli ve cirit meydanları tefriki”ne yer vererek millî cirit sporunun ve at yarışlarının geliştirilmesi teşvik edilmişti.
“On Beşinci Cumhuriyet Yılında Spor”, Türk Spor Kurumu Dergisi, Sayı:120-121, 31.10.1938, ss.6-8.
Tör, V. N., New York Dünya Sergisi Türk Heyeti Reisi olarak 20.11.1939 tarihinde Başvekalet Müsteşar Vekili Haydar Günver’e yazdığı yazı, BCA, 030 10 145 37 14.