Yüzleşmek mi, Yüzsüzleşmek mi?

“İki insan çeşidi vardır. Zaman geçtikte hatalarıyla yüzleşen! Zaman geçtikçe YÜZSÜZLEŞEN.” 

Mehmet Akif Ersoy

Ne gariptir ki yaş aldıkça hayat her yeni gün her yeni saat daha önce hiç olmamışçasına dersler veriyor insana. Daha çok sorguluyorsun, daha çok düşünüyorsun, kalabalıkların içinde de olsan daha çok yalnızlaşmayı becerebiliyorsun.

Kendi içinde saklı, üstü kapalı hayaller kuruyorsun veyahut kurmaya çalışıyorsun. Giderek karmaşık bir hal alan dünyayı anlamak o karmaşanın karanlıkları ile bazen bireysel, bazen toplumsal mücadele etmeye çalışarak yaş almaya devam ediyorsun.

Evet işte böyle sevgili dostlar İstiklal Marşımızı kaleme almış şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un söylediği gibi “Zaman geçtikçe hatalarınla yüzleşiyorsun veya zaman geçtikçe yüzsüzleşiyorsun.”

Hayatın her alanında her geçen gün hatalarıyla, günahlarıyla, yüzleşenlerle yüzsüzleşinlerin varlığına tanık oluyoruz. Bazen küçük bir öz eleştiri ile büyük kazanımlar elde edilirken, bazen büyük bir yüzsüzlük ile küçük başarılar peşinde koşulabiliyor.

Hafta sonu oynanan karşılaşmaları seyrederken bunları düşündüm. Bir yanda önceki hafta dört oyuncusunun kartlarını büyük bir itina, büyük bir sanat örneği ile sistemin sistemli yardımını da alarak temizleyen ve Adana Demirspor maçını yine sistemin sistemli yardımlarından emin bir şekilde çantada keklik gören Galatasaray, bir yanda sakatlıklar, kart cezaları ile boğuşan ve sistemin sistemli baltaladığı Fenerbahçe’nin deplasmanda Alanyaspor ile karşılaşması elbette hepimiz için ilginç ve bir o kadar merak konusuydu. Fenerbahçe Pazar günü saat 16:00’da ilk sahneyi alan takım oldu. Maç beklendiği gibi zorlu geçiyordu. Kadrosu dar Fenerbahçe maça Tadiç, Edin Dzeko, Talisca üçlüsü ile başladığında doğrusu hepimizin kafasında soru işaretleri oluştu. Elbette bu oyuncular çok kaliteli ama bir o kadar da yaşlı oyuncular. Rakibi beklendiği üzere defansif sert bir oyunla başladı maça. Maç içerisinde Fenerbahçe önce Szymanski ardından yeni transfer Talisca ile maçı 0-2 galip bitirdi. Bitirdi bitirmesine ama sert oynayan rakibi karşında hem Çağlar’ı hem de İsmail Yüksek’i kaybetti. Maçta Fenerbahçe’nin bir net penaltısı verilmedi. Rakip takımdan da Richard’a kırmızı kart görmedi. Fenerbahçe bu şartlar altında 3 puanı aldı ve Galatasaray’ın maçını beklemeye başladı. Maç başladı ve beklendiği üzere 11. dakikada Mertens rakip ceza sahasında Oscarlık bir oyunculuk performansı göstererek kendini yere attı. Hemen ardından düdük ağzında bekleyen hakem Oğuzhan Çakır beyaz noktayı gösterdi ve Galatasaray yeni transferi Morata ile 1- 0 öne geçiverdi. Dakikalar 34′ ü gösterdiğinde Osimhen’nin rakibinin suratına şamar, tırmık arası müdahalesinde, hakem şamarlı tırmık yiyen oyuncuyu sarı kart ile cezalandırırken, Galatasaray lehine bir serbest vuruşa hükmetti. Maçın sonunu da yazmak isterdim lakin 34 dakika boyunca küfür kafir hakarete uğrayan tekme tokat dayak yiyen Adana Demirspor daha fazla dayanamadı ve maçtan çekildiğini açıkladı. Bu durumda dahi Galatasaray bilindik itibarsızlaştırma politikası ile hakemleri MHK’yı ve daha da vahimi Ali Koçu suçladı.

İşte böyle geçti bir hafta ve kafamızda kalan deli sorulara bir yenisi daha eklendi

İyiler hep kazanır mıydı?

Yoksa her geçen hafta hataları ile yüzleşenler mi, yahut hataları ile yüzsüzleşenler mi kazanmalıydı?

Soner BARIM

sonerbarim@hotmail.com

1973 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Turizm mezunu. Profesyonel İş Hayatına 1993 yılında Asos Eden Garden Hotel’de başladı. Konak Hotel, Oran Hotel, GK Regency Suites Hotellerinde yönetici – üst düzey yönetici olarak görev aldıktan sonra, 2018 yılından bu yana Sed Bosphorus Hotel İşletmeciliğini yapmakta, bunula birlikte My Activitiy Travel adında bir Seyahat Acentası bulunuyor. Ekol Drama ve İstanbul Tiyatrosu çatısı altında amatör olarak tiyatro yapıyor.
Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre Üyesi, Beylerbeyi Rotary Kulübü Üyesi, Değer Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi.
2001 yılından bu yana kendisi gibi Turizmci Berra Barım ile evli.